Ukrayna savaşının tamtamları arasında gürültüye getirip, zeytin ağaçları, madenlere feda edildi. Fakirin ekmeğine katık, bütçesine katkı, cebine harçlık, doğasına denge olan bu güzelim ağaçlar, yüz yıllık, iki yüz yıllık, hatta bin yıllık ağaçlar acımasızca 1 ton mermer, 2 ton demir veya 1 avuç altın uğruna acımadan, düşünmeden kesilip yok edilecek.

Yasaya göre maden olan yerlerde, zeytinlikler yok edilebilecekmiş. Sonra “Tekrar zeytinlik yapmak kaydı ile”.

Anlaşıldı zeytin ağaçlarını katletmenin, kılıfı hazırlanmış. Bari aklımızla alay etmeyin. Önce bin yıllık zeytin ağacını yok edecekler. Sonra yeniden zeytinlik yapacaklar. İnandık bu dahice senaryoya!. Buna Anadolu’da “Eşşeğime dokunma,sıpası senin olsun” denir. Yeni yapacağın zeytinlik sizin olsun, siz bizim eski zeytinliğimize dokunmayın, gözü açıklar, sıra zeytinliklerin yok edilmesine mi geldi?

O zeytinler, tarihtir, bin yıllık zeytin ağaçları var, yerine göre aynı zeytin ağacının dalından, Oğuz Beyi zeytin kopardı, Atilla, Osman bey, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Mevlana, Pir Sultan, Mustafa Kemal hepsi o daldan zeytin kopardı. O ağaç bunların hepsini gördü tanıdı. Öylesine vefalı, uzun ömürlü, cömert bir ağaç. Hiç bir kahvaltımız onsuz geçmez. Her yemeğin, salatanın...tadını getirir. Onsuz yaşam eksiktir, yarımdır.

Ormanlarımız yandı, daha giden yıl. Bir tek yangın söndürme uçağı uçuramadık. Akciğerlerimiz yandı. İçindeki kurdu, kuşu, yaban hayvanları, karıncalara, arılara kadar yandı... Sahipsizlik, duyarsızlık, bakımsızlık, maden uğruna Kaz dağları yağmalanıyor, katlediliyor. Siyanürle zehirleniyor, dağlar, taşlar, ağaçlar, toprak, ve soluduğumuz hava, yudumladığımız su...

Demiri, bakırı, mermeri, en kıymetlisi altını doğadan bir defa alırsın biter. Sonra zehirlenmiş bir toprak, sonsuza değin tahrip edilmiş bir doğa kalır. Gelecek kuşaklar, mermer yerler, demir, bakır içerler, altın solurlar gayri(!) Oysa dün Oğuz beyini besleyen zeytin ağacı, bugün bizi besliyor, bin yıl sonra yine besleyecek. Doğaya oksijen salacak, akciğerlerimizde dolaşacak temiz havası. Bıkmadan usanmadan her yıl, her yıl dallarını kırarcasına zeytin verecek, sofralar donatılacak. Kuşaktan kuşağa, ceplerimizde harçlık olacak.

Güzelim ağaçlar, zeytinlikler kesilerek, “toprak-hava-su dengesi” bozuluyor. Bu çekilen çile ızdırap, hoyratca doğanın katledilmesi, yokların, yoksulların açlığından değil “Varsılları bir türlü doyuramadığımızdan”…Cepleri dolsa, gözleri yine doymuyor. Göz dikilen gelecek kuşakların yaşam hakkıdır. “Hani biz, bu doğayı emanet almıştık” temiz aldık fakat yağmalanmış, talan edilmiş bir doğa bırakacağız yarınlarımıza.

Doğaya, çevreye duyarsız bir halk olduk. Zeytinlikleri imha yasası iptal olmalı, çevresine duyarsız halkın olduğu ülkelerde böyle yasalar çıkar. AKP tipi iktidarlar ülkeyi yönetir. Tencereye göre uyumlu kapak olunca, zeytinlikler talan olur. Doğa talan olur.

Zeytin ağacının kökünü kazıdığını düşünen aklı evveller, gelecek kuşaklarımızın mezarlarını kazdıklarının, farkında değiller mi? AKP iktidarına kadar tarımda kendi kendi kendimize yetiyorduk. Şimdi en yaşamsal ürün buğdayı satın alıyoruz. Yetmedi mi doğayı talan?

Kızılderili atasözü gerçeğin özetidir; “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaktır.”

Fakat bu yolun dönüşü yoktur.

Fotoğraf: İzmir Dergisi’nden