Beyler!
15 yaşındaki Berkin Elvan'ın cenazesinde yürüyen yüz binler neyi ifade ediyor ya da neyi ifade etti, hiç düşünebildiniz mi?
16 Haziran'da Gezi olaylarında yaralanan, 269 gün komada kalan, 11 Mart'ta ölen bir çocuğun anne ve babasının acısını duyabildiniz mi?
Ülke genelinde binlerin, on binlerin bu acıyı nasıl paylaştığını görebildiniz mi? Yoksa on binlerin yüz binlerin yürüyüşünü, salt bir cenaze töreni mi sandınız? On binlerin, yüz binlerin yürüyüşünü, salt dini bir görevin yerine getirilişi mi sandınız?
Oysaki:
Bu, birikmiş ve biriktirilmiş bir öfkenin dışa vurumudur beyler.
Bu, otoriterleşen bir yönetime itirazdır.
Bu, demokratik tepkilerin bastırılmasına bir tepkidir.
* * *
Beyler!
Aynı gece bir karanlık ortamda, 22 yaşındaki Burak Can Karamanoğlu'nun öldürülüşü neyi ifade ediyor, hiç düşündünüz mü?
Aynı günün sıcaklığında, karanlıktaki bu ölümü salt bir cinayet mi sandınız?
Oysaki:
Bu, farklı inanç gruplarını çatıştırmanın önünü açmaktır beyler.
Bu, toplumsal bir çatışmanın fitilini yakmaktır.
Daha da özeti, Alevi-Sünni çatışmasını tahrik etmektir.
* * *
Beyler!
Yasal olarak kurulmuş bir partinin tabelalarının indirilmesi... MHP'nin HDP'nin seçim bürolarına yapılan saldırılar neyi ifade ediyor, hiç düşündünüz mü?
Yoksa bu saldırıları salt bir seçim ortamının doğal bir olayı mı sandınız?
Oysaki:
Bu, Türk- Kürt ayrışmasını kışkırtmaktır beyler.
Bu, Türk-Kürt çatışmasının önünü açmaktır.
Bu, yeniden şehit cenazelerinin gelmesini istemektir.
* * *
Beyler!
Seçim meydanlarında, Salı konuşmalarında olduğu gibi aynı şeyleri söylemekten bıkmadınız mı?
Kırık plak gibi, ezberlenmiş aynı sözlerle bu toplumu ne kadar gerdiğinizi...
Kullandığınız siyaset dilinin; ne kadar nefret ürettiğini, ne kadar ayrıştırıcı olduğunu, ülkeyi ne kadar çıkmaza sürüklediğini...
Adeta yan yana yaşayamayacak iki topluma dönüştürdüğünü görmediniz mi?
* * *
Beyler!
Çorum'da, Maraş'ta katledilmiş insanları...
Sivas'ta diri diri yakılmış, Başbağlar köyünde kurşuna dizilmiş insanları...
Görünmeyen ellerin, bu ülkede inanç ve etnik farklılıklarını ne kadar kolay provoke ettiklerini unuttunuz mu?
* * *
Ve de beyler!
Atatürk'ün 1925'te söylediği "Efendiler ve ey millet; iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olmayacaktır" sözünü unuttuğunuzu...
Cemaatleri siyasete müdahil etmekle, Türkiye'nin demokratik çehresini değiştirir olduğunuzu...
Bugün bu ülkeyi bir seçime değil de, sanki bir savaşa götürdüğünüzü...
Ve de ülkeyi barışa değil, bir kaosa sürüklediğinizi fark etmediniz mi?