Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı’nı, çok değerli çağdaş bir aydını, ozanı, bilim ve siyaset adamı ve gerçek bir Türk filozofu Talat Sait Halman’ı kaybettik.
Türkiye’mizin başı sağolsun.
Talât Sait Halman, Robert Kolej'i bitirdikten sonra, yüksek lisansını 1954 yılında Amerika’da Columbia Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünde tamamlamış.
Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı ve Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Dekanlığı yapmıştır.
12 Mart sonrası kurulan Nihat Erim hükümetinde Kültür Bakanlığı yapmıştır.
1969 yılından bu yana Milliyet Gazetesinde köşe yazıları yayımlanmaktadır.
Atatürk'ün İhtiyat Filosu Komutanı Tümamiral Sait Halman'ın oğludur.
5 Aralık 2014 tarihinde, kalp krizi geçirmesi sonucu hayatını kaybetti.
Halman, İngilizce ve Türkçe olarak on ikisi şiir kitabı olmak üzere 50 kadar kitap yayımlamıştır. En önemli yayınları arasında eski uygarlıkların şiirlerinden oluşan bir Antoloji, Shakespeare'in sonelerinin çevirisi, eski Mısır, Ortadoğu ve Eskimo şiirleri, seçilmiş makalelerinden oluşan kitaplar, Faulkner'dan Türkçeye yaptığı çeviriler, Amerikan şairleriyle ilgili kitaplar, Mevlana ve Yunus Emre hakkındaki kitaplar sayılabilir.
Tiyatro sanatçısı kızı Defne Halman cenaze töreninde; “Babam birçok alanda çalıştı ama hep şair olarak anılmak istedi. Çalışmaları, yapıtları ve insanlığıyla ektiği nice tohumlar ölümünün ardından büyüyüp yeşermeye devam edecek, hep bizlerle yaşayacak.” demiş. Babasının bir şiirini paylaşan Defne hanım, “Babacığım kızın olmaktan gurur duyuyorum” diyerek tabutu okşamış.
Kütüphanemde Talat Sait Halman’ın “Eski Uygarlıkların Şiirleri” adlı kitabı var.
Eski uygarlıkların şiirlerini toplayarak tek tek dilimize çevirmiş Talat Sait Halman.
Bin yıldan önceki kültürlerden, Sümer, Mezopotamya, Mısır, Hitit, Sanskrit, Yunan, İbrani, Çin, Arap, Japon, Fars, Aztek, Maya, Eskimo, Afrika, Kızılderili, Pasifik sözlü geleneklerinden 1300’e yakın aşk, hiciv, inanç, övgü, eleştiri, sevinç, türküler, ağıtlar, ninniler ve güzellemeleri kapsıyor 650 sayfalık bu şiir hazinesi.
Talat Sait Halman üstadımı Türk ve dünya edebiyatına yaptığı katkılar nedeniyle rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Ateist olduğu sanılan Yahya Kemal Beyatlı’nın ölüm döşeğinde son nefesini ;
Ölüm kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin,
Yok mudur buna bir çare Ya Rabbelâlemin? diyerek verdiği söylenir.
13. yüzyılda yaşamış halk ozanı Aşki de ölüme şöyle bir gönderme yapmış:
Veren de O, alan da O, senden ne gidecek?
Telâşını görenler can senin zannedecek,
Ademoğlu âleme üryan gelir, üryan gider,
Nâle-vü efganla giryan gelir, giryan gider…
Eski uygarlıkların şiirlerinden iki örnek. M.Ö. 3000’li yıllar Babil şiiri..
BABİL YARATILIŞ DESTANI, TANRI’LARIN DOĞUŞU
Gökler yoktu bir zamanlar, / Yeryüzü yoktu, yükseklik ve derinlik,
İsim yoktu. Toprak altında Apsu vardı yalnız,
İlk yaratıcı olan tatlı su. / Bir de acı su Tiamat vardı.
Bir de döl yatağına dönen Mumnu; / O zamanlar tanrılar yoktu daha….
M.S. 4. yüzyıl Yunan şiirinden bir örnek.
Biz Yunanlılar kötü günlere kaldık.
Hayatı bir kâbus gibi görüyoruz artık,
Acaba öldük de yaşıyor gibi miyiz?
Yoksa yaşıyor muyuz, hayat sona erdikten sonra…(Palladas)