İki milyon Suriyeli sığınmacının bulunduğu bir Türkiye...
Türkler, Kürtler, Ezidiler ve Türkmenler'in birlikte yaşadığı; en büyük mülteci kampının bulunduğu Suruç. Yani Kobani'ye komşu bir ilçe...
Gün 20 Temmuz 2015, saat 12 civarı...
Çoğu üniversite öğrencisi SGDF üyesi 300 genç, Kobani'ye gitmek için Suruç'ta toplanır. Bir basın açıklaması yapılır. İşte o an bomba patlar; 32 ölü, l00'den fazla yaralı...
Siyasi kanaatin tamamı IŞİD demiştir.
Erdoğan kınamış, Abdullah Gül kınamış, Davutoğlu kınamış, Kılıçdaroğlu kınamış, Bahçeli kınamış ve Demirtaş kınamıştır. Ve TÜSİAD kınamış, MÜSİAD kınamıştır.
Yani her katliamda olduğu gibi...
20 Temmuz: Adıyaman'da 1 asker şehit, 2 asker yaralıdır.
22 Temmuz: Urfa Ceylanpınar'da başlarından vurulan 2 polis şehittir.
23 Temmuz: Kilis'te 1 astsubay şehit, 2 uzman çavuş yaralıdır.
Ve devam etmektedir.
***
Peki, nedir bu son saldırılar, nedir IŞİD saldırısının amacı?
Türkiye'nin her yönden provakasyona açık hale getirilmesidir. Ki, bugüne kadar uygulanan bölge politikası ile getirilmiştir bile.
Bu, doğuda yeni çatışmaların, Ortadoğu bataklığına çekilişin ayak sesleridir.
Yani Türkiye'nin, geri dönüşü olmayan bir yola çekilmesidir.
Nitekim ilk Kobani saldırısı ile Türkiye'nin müdahil hale getirilmesi ve Reyhanlı saldırısı ile denemesi yapılmıştı.
ABD önderliğindeki koalisyon güçleri, eğer isteseydi IŞİD saldırılarını bugüne kadar bitirirdi. Ama bitirmemiştir.
Çünkü bu bir ABD projesidir. Bugün Türkiye mecbur bırakılmış, İncirlik üssü ABD projesinin hayata geçmesi için kullanıma açtırılmıştır.
Suruç katliamına bu açıdan bakılmalıdır. Çünkü bu gelişmeler tetiklenmiştir.
***
Aslında IŞİD ve benzeri güçlerle istenen amaç, tartışılmasına gerek olmayacak kadar açıktır.
Bugün İslam toprağını savunuyor, bunun için savaşıyor gözüken bu örgütlerin arkasında, Batılı emperyal güçlerin ve ABD'nin olduğu genel bir kanaattir.
Hatta kanaat değil bir gerçektir.
Görünüşte İslam adına savaşan bu örgütler, ABD'nin bölge politikasının figüranlığını yapmaktadır.
IŞİD aracılığı ile Suriye ve Irak'taki sınırlar yok edilmiş, 910 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırı bile yol geçen hanına dönmüştür.
Çünkü Ortadoğu'da önce sınırlar kaldırılacaktır, sonra yeniden çizilecektir.
***
Ve bugün Türkiye'nin sorunları, bir siyasi partinin çözeceği bir konu olmayı aşmıştır.
Suriye'nin kuzeyinde oluşan ya da oluşturulan Kürt koridoru ve bölgedeki IŞİD saldırısı, Türkiye'de tüm siyasetin kimyasını bozar olmuştur.
Yani milli bir siyaset oluşturulamamıştır.
Oysaki bugün, "kurucu değerlere bağlı, milli bir refleksin yükseldiği" siyasi bir yapılanmaya özellikle ihtiyaç vardır.
7 Haziran seçim sonuçları da bu mesajı vermiştir.
Yani bugün oluşturulmaya çalışılan siyasi coğrafya görülmeli, oluşturulan siyasi iklim okunmalı ve sorumluluk alınmalıdır.
***
Ve bugün:
-Birinci büyük tehlike; siyasi söylemlerle, toplumda IŞİD yanlısı ve karşıtı gibi çok tehlikeli bir yarılmanın oluşma ihtimalidir.
Çünkü toplumdaki kamplaşma ve İslami hassasiyet buna müsaittir.
-İkinci büyük tehlike; doğu halkının, kendini korumak zorunda bırakılan bir halk gibi görür oluşu, kendini kendi gücüyle savunmak zorundaymış gibi bir siyasi iklimin yaratılır oluşudur.
Herhalde bu oluşum, ülkeden kopmanın ayak sesleridir.
Özellikle bu tehlikeleri görmemek, iç politik hesaplarla ve siyasi karşıtlıklarla izah etmek, iç savaş isteyenlerin işini kolaylaştırmaktır.
Yani bugün, Türkiye için en büyük bir tehlikenin tohumları ekiliyor gibidir.