Yıl sonu geliyor, bu yılın önceki yıllara nazaran özel bir durumu söz konusu işletmeler için. Birçok işletmenin mali raporlarına bakıldığında kar görüyoruz, halbuki işletmeler zarar ettiklerini söylüyorlar. Bu söylem doğru, çünkü işletmelerin karlılıkları ticari faaliyetlerinden dolayı doğmadı bu yıl. Daha çok işletmenin dövizli kaynakları, yine dövizli alacak ve borçlarından kaynaklanan kur farklarından dolayı ortaya çıkan bir kar söz konusu oldu. Tabidir ki bu sonuç işletmelere bir vergi yükü getirmekte, işletme sahiplerinin kar etmediğim halde neden vergi ödüyorum şikayetine sebep olmaktadır.
Diğer taraftan, son zamanlardaki kritik olaylar nedeni ile işletmeler orta vadeli planlama yapamaz hale gelmesi, ekonomik tedirginlik ve çek yasasındaki yeni düzenlemeler sonucu alacakların tahsil oranı ciddi şekilde azalma göstermiştir. Zaten kısıtlı işletme sermayesi ile çalışan işletmeler bu nedenle zor durumlara düşmektedir.
Peki bu kaoslardan ortaya çıkardığı zararı bir nebze hafifletmek için ne yapalım, Vergi hukukumuzun bizlere sunduğu bir vergi avantajlarından birisi de, "Şüpheli Alacaklar". Yani işletme tahsil edemediği bir alacağını doğrudan gider hesabına transfer ederek ciddi bir vergi avantajı sağlayabilir. Ancak tabidir ki bu avantajı kullanabilmek için bazı şartları yerine getirmek gerekecektir. Öncelikle bu şartların neler olduğuna bir bakalım;
1- Şüpheli Alacak, Ticari ve Zirai Faaliyet Kapsamında veya Hizmet İfasından Kaynaklanmalıdır;
Şüpheli hale gelmiş ticari veya zirai alacağa karşılık ayrılabilmesi için alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmalıdır. Ayrıca, karşılık ayrılacak alacak, işletmenin kanuni defterlerine gelir olarak kayıt edilmelidir.
2- Karşılık Ayrılacak Alacağın Ödeme Tarihi Geçmiş Olmalıdır;
Ticari ve zirai bir alacağın şüpheli alacak sayılabilmesi için diğer bir şart ise, defter kayıtlarında yer alan alacağın ödeme tarihinin geçmiş olması gerekir. Başka bir ifade ile vadesi gelmemiş alacaklar için karşılık ayrılarak gider yazılamaz.
3- Alacak, Dava veya İcra Safhasında Bulunmalı;
Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ile ilgili olan ve bu faaliyetler çerçevesinde elde edilen belgeli ve belgesiz alacaklara karşılık ayrılması için alacağın dava ve icra safhasında olması gereklidir. Ayrıca dava ve icraya verilmeyecek kadar küçük alacaklara karşılık ayrılabilmesi için de borçlu protesto edilmeli ya da borçluya birden fazla taahhütlü yazı gönderilerek istenmelidir.
4- Alacak Teminata Bağlı Olmamalıdır:
Şüpheli alacak karşılığı ayırabilmenin bir şartı da, karşılık ayrılacak alacak teminatlı ve kefalete bağlı olmamalıdır. Bir alacak menkul rehni veya gayrimenkul ipoteği şeklinde aynı bir teminata bağlanmış ve kefalet verilmiş ise bu alacak için karşılık ayrılması mümkün değildir.
Yukarıda açıklamalar ışığında, öncelikle 31.12.2015 tarihinden önce tahsili şüpheli duruma düşmüş alacaklarımızı yasal olarak dava ve icra konusu yapmamız gerekecektir. Dava ve icra dairelerinden avukatlarımız aracılığı ile alınmış belgeleri yasal kayıtlara esas tutarak, bu türden alacaklarımızı doğrudan vergi matrahından indirmek sureti ile vergi avantajı sağlayabiliriz.
Ancak unutulmamalıdır ki vergi matrahından indirilen şüpheli alacak tahsil edildiği tarihte tekrar gelir olarak kayıtlara yansıtılmalıdır.