Bıçak kemiğe dayandı…
“Ulan korumalar, yaktınız beni…”
“Ciğerim yanıyor…”
“Ah be Büyük Abi… Verdiğin amyant kof çıktı…”,
Bu teraneleri arasında PKK terörü her gün tırmanarak devam
etmektedir. Malum medya ne kadar saklamak istese de terör, kentlerde de
sertleşmeye başlamıştır. Bomba yığınaklarına göz yumanlar şimdi söylesinler
bakalım, hangi ilde kaç bomba deposu ve uyuşturulmuş canlı bomba var?
Örneğin 5 Ekim'de Antalya'da bir canlı bomba bulunmuştur.
PKK’nın tüm legal ve illegal birimlerinin çatı örgütlenmesi
olan KCK nam yapılanma ise görünürde darbe üstüne darbe yemektedir. 1500
civarında tutukluya son dönemde 300’ü aşkın gözaltı eklenmiştir.
Sınır ötesi operasyon için hazırlanan tezkere de tamamdır.
Siyasetin namlı haritacılarından İmralı mahkûmunun ise 70
gündür avukatlarıyla mutat görüşmesi askıya alınmıştır. Neler yapılmak
istendiğini algılamak için Meclis’in asli gündemi olarak dayatılan anayasa
sürecini gözden kaçırmamak gerekir.
Unutmadan söylemeliyiz ki bir hükümlünün avukatlarıyla mutat
görüşmeler yapabilmesi dünya hukuk tarihinde görülmüş müdür? Bu hükümlü terör
suçunda mahkûm ise dışarıdaki örgütünü yönetmesi için olanak sağlamak hangi
hukuka uygundur?
İşin ilginç yanı bütün hamlelerin ABD’nin himayesinde
Oslo’da 2009’da yapılan görüşmelerin ses kayıtlarının basına sızdırılmasından
sonra olmasıdır.
“One minute” tarzı bu hamlenin karşılığı PKK, BDP, KCK’dan
gelmekte gecikmemiştir. İmralı adasının bağlı olduğu Bursa’nın Gemlik ilçesinde
“Öcalan’a Özgürlük” yürüyüşü planlanmaktadır. Yürüyüşün tertipçisi olarak
tutukevlerindeki PKK, KCK tutuklularının aileleri tarafından kurulmuş olan
TUHAD-FED (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Derneği) görünse de bu
işin başının BDP ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) olduğunu anlamak için
siyaset bilimci olmaya gerek yoktur.
Yürüyüşün tarihi de pek anlamlıdır. 9 Ekim…
Yani Abdullah Öcalan’ın 1999’da Suriye’den çıkartıldığı
tarih…
Bu yapılanlar Sumo güreşçilerinin gösteri maçına benzese de
her gün şehit olan vatan evlatları nice eve ateşler düşürmektedir.
Bunlara yukarıda hatırlatmaya çalıştığımız ABD talimatı,
anayasa imalatı gündemini eklersek görünen kuşbakışı fotoğraf şudur.
Türk milleti, kanla, irfanla, devrimle kurulan
Cumhuriyet’inin parçalanmasına tepki göstermemesi için sessiz kalmaya, teslim
alınmaya çalışılmaktadır.
Bütün bu tertipler kan ve can pahasına sahnelenirken kimi
“Hay, hay…” demektedir, kimi de “Faydalı…”
Kim mi bunlar?
Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanıp şehir devletleri kurdurularak
tarihten silinip gideceğini görmeyen, ya da görüp de CFR’nin talimatıyla
kurulan AKP’nin safında el bağlayanlar… Partiler, sendikalar, dernekler…
Türk milleti, tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi bir kez
daha kuşatmayı yaracak, tertipleri bozacak güçtedir. Ancak, medyanın
uyuşturmasıyla bu azim ve karar ona unutturulmuştur. Bu gerçeği ona
hatırlatmayanları ise ne Türk milleti, ne de tarih unutmayacaktır.