Genel manada akıl-baliğ-mümeyyiz müslüman bir kimsenin Allah Teala Hazretlerinin üzerindeki nimetlerini derinden düşünerek bütün bedeni, kalbi, lisanı ve ruhu ile nimetin kadir ve kıymetini bilip nimetlerin gerçek sahibinin Allah cc. olduğunu bilmek ve Allah’ın bize vermiş olduğu bunca nimetleri onun emri ve arzusu yönünde kullanmak, nimetin asıl sahibinin yasakladığı yerlere harcamamak gerçek şükürdür.
Unutmayınız ki; nimete şükür, nimeti artırır. Küfrani nimet, yani nankörlük ise nimeti azaltır.
Yüce Allah, Hz. Musa’ya hitaben; Hatırla şol zamanı ki; rabbiniz size eğer verdiğim nimetlere şükreder, kadir ve kıymetini bilirseniz, nimetlerimi artırırım. Yok, nankörlük ederseniz, nimeti elinizden alırım. Muhakkak azabım çok şiddetlidir, buyurdu.
İbrahim suresi 34. ayetinde; Ulu Allah size kendisinden isteyebileceğiniz bütün nimetleri verdi. Onun size verdiği nimetleri oturup saymaya kalksanız, gücünüz yetmez. O kadar çoktur ki, sayamazsınız. Doğrusu insanoğlu çok zalim, çok nankör. İyilik bilmezdir, buyurarak insanların Allah’ın bunca nimetlerine karşı nasıl duyarsız olduğumuzu bildirmektedir. Bizleri uyarmaktadır. “Kullarımdan şükredenler çok azdır.”
R.SAV. de, aza kanaat edip ona şükretmeyen, çoğa da şükretmez. İnsanlardan gördüğü iyiliğe teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez. Şükür, nimetlere karşı sözlere, fiile, nimetlerin kendini bilmek onu diğer insanlarla paylaşarak Allah’a şükrümüzü göstermektir.
Allah bize verdiği gibi biz de başkalarıyla bu nimetleri paylaşmalıyız. İnsanlara iş, aş, eş, yardımlaşma ile nimetlerin şükrünü ödemeliyiz.
Nimetleri günah yollarında tüketmemeliyiz. İsyan nankörlüktür bilmeliyiz. Allah bu nimetleri şükretmemiz için verdi. Günah işleyin diye vermedi.
İnsanoğlu sadece bedenindeki nimetlerin birinin şükrünü ifa edemez. Halbuki sadece bedeninde Allah’ın binlerce nimeti var. Kaş mı, göz mü, dil mi, diş mi, ruh mu, kalp mi, beyin mi say da say... Örneğin soluk nefesi ele alalım.
İnsan her saniyede bir nefes alsa iki şükür gerekir. Bir nefes bir alma iki nefesi dışarı vermekle olur. 80 sene yaşayan bir insanın 29200 gün, her gün 24 saat 1440 dk.
80 sene yaşayan bir insan 42 milyon 848 bin dakika, 2.571.680 bin saniye yaşamış. Demek ki bir insanın sadece alıp verdiği nefes için birinde bir nefes alıp verse bu kadar şükür eder. 2 milyar 571 milyon 680 bin.
Bunlar işin ehemmiyetini göstermek içindir.
Bu sadece nefes için. Diğer nimetleri buna göre kıyaslayın. İşte kula yüklenen emir ve nehiler. Bu nimetlerin karşılığıdır.
Resulüm de ki; sizi yaratan, yaşatan, size göz, kulak, kalpler veren odur. Ona çok az şükrediyorsunuz.
Şükür ve sadakat duyguları olmadığı halde hayvanların çoğu yapılan iyiliği bilir ve unutmaz. En fazla da köpekler sadık olurlarmış.
Büyük alim Ebulferez şöyle bir olay anlatıyor; Devrin padişahı şehrin girişine ölen köpeği için bir anıt heykel dikmiş. Bir de kulübe dikmiş üstüne. Üzerine şunu yazdırmış. Sadık köpek hain dosttan hayırlıdır. Burada sahibine sadakatten canını veren bir köpek yatmaktadır. Aslını öğrenmek isteyen şehrin ihtiyarlarına sorsun yazılıymış. Ve olay şöyle oluyor:
Hayvanca hayvan kendisini yedirip içiren sahibinin nimetini nasıl biliyor. Halbuki bütün kainat insan için yaratılmış, nimet olarak emrine verilmiş olan, şerefli yaratılan insan nasıl olur da rabbine şükretmez.
Eshabı Kehf olayı 7 uyuyanlar.
Şükür kullar içindir. Allah’a bir faydası yoktur. Şükreden nimetini artırır.
Sağlam insan hastalanınca, yoksul insan nimet elinden çıkınca nimetin kıymetini bilir, ama iş işten geçmiştir.
Konuyu; hoşgörünün piri, Anadolu’nun muhterem erenlerinden Hz. Mevlana’nın sözü ile bitirelim. Mevlana meşhur 20 ciltlik eseri Mesnevi’nin 10. cilt 155. Sahifesinde; Şükretmek nimetin canı, ruhudur. Nimet ise cesettir. Nimetin çoğalmasını, yani yaşamasını istiyorsan ona ruh ver. Yani şükret. Şükür nimetin canı ve bağıdır. Kul avcı, nimet av, şükür de silah, tuzaktır. Çok şükreden çok av avlar diyor.
Allah’la beraber ol, gerisini düşünme. Unutmayalım, Allah’tan isteyelim. Çalışalım, çabalayalım, kullar istenmeden hoşlanmaz, yani vermeden hoşlanmaz. Allah ise isteyeni sever. Vermekten çok hoşlanır. Hoşlanmasaydı bunca nimetleri insanlığa, hayvanata, haşarata sunar mıydı? Allah sana nasıl veriyorsa sen de Allah’ın yarattıklarıyla nimetini paylaş ki, nimetin çoğalsın.
Unutma; fakirin de yapabileceği yardım ve iyilik vardır. Hep almaya alışma, vermeyi de öğrenmeliyiz. Sizde yiyelim, içelim, bizde gülelim, oynayalım, böyle bir şey yoktur.
80 sene yaşayan bir insan:
80x365=29250 gün yaşamış.
29250 gün 609 bin saat yaşamış.
İnsan kalbi 1 dakikada ortalama 80 kere atarmış. Nabız 80 sene yaşayan biri 41.540.000 dakika yaşamış.
41.540.000x80= 3.313.400.000 kere ömür boyu kalbin atış adedi.
*
80 sene yaşayan bir insanın kalbi 3 milyar 313 milyon 400 bin kere atıyor. Her atış bir nefes, her nefes bir soluk alıp bir soluk nefes vermedir. Yani iki şükür gerekir. Bir nefes alma bir nefes verme için 6 milyar 616 milyon 800 bin şükür gerekir.