Şükrü Gümüş çok yakın arkadaşımdı. Ölümüne değin de sürmüştü arkadaşlığımız. Ölümünden sonra, sanatçı kişiliğini, hastalık sürecini ve ölümünü anlattığım yazılar, sanat çevrelerinde geniş yankılar uyandırdı. Trabzon’dan şair Ahmet Özer, Ankara’dan yazar Burhan Günel, Zonguldak Devrek’ten Eleştirmen Mehmet Yaşar Bilen ve o tarihlerde Çorum’da Türk Dili ve Yazın öğretmenliği yapan Ali Mustafa’yla oluşturduğumuz ortak dayanışma ve birliktelikle, Şükrü’nün Zap Boyları romanının ikinci basımını Ankara’da Kerem Yayınları’nda gerçekleştirdik. Roman satışından Şükrü Gümüş ailesine parasal destek sağladık. Bu konuda Trabzon Kıyı dergisinin sanat yönetmeni Ahmet Özer’in özverili emeğini burada anmadan geçemeyeceğim.

Şükrü için yapılanlar salt bu kadarla sınırlı kalmadı. Trabzon’daki Kıyı dergisi, bir sanatçı için yapılması gerekeni fazlasıyla yaptı. Şükrü’nün emeğine sahip çıktı, adını unutturmadı. Bu Aralıkta 105. Sayıya ulaşan Kıyı dergisinin her Ağustos sayısında Şükrü Gümüş’ü anmayı bir gelenek haline getirdiler.

Biz de Çorum’da, O’nun her ölüm yıldönümünde bir yazı yazıp, adını gündemde tutmayı bir vefa borcu olarak nitelemiştik.

Kıyı’da, Karşı Edebiyat’ta, Varlık’ta, Anadolu basınında Şükrü Gümüş üzerine yazılar yayımlandı; adı yaşatıldı. Şükrü için yapılanlar salt bu kadarla da sınırlı kalmamalıydı. O sanat ve yazın dünyasında ölümsüzler arasına layık olduğu yeri almalıydı. Bunu gerçekleştirmek de yine şair Ahmet Özer sayesinde olacaktı. Kıyı Dergisi sanat yönetmeni şair dostum Ahmet Özer’le olan iletişimimiz mektuplarla, kimi zaman da telefonla sürüyordu. En önemli iletişim aracımızsa Kıyı dergisiydi.

Ahmet Özer, (bir buçuk yılı aşkın bir süre önce) 6 Nisan 1993 tarihli mektubunda şöyle yazmıştı:

“… Gelecek yıl, 28 Ağustos 1994’te verilmek koşuluyla (ölümünün 10. Yılı) bir “Şükrü Gümüş Ödülü” gerçekleştirilebilir mi?..”

Sevindirici bir düşünceydi. Neden olmasındı?

13 Mayıs 1993 tarihinde verdiğim yanıtta:

“… Şükrü Gümüş Roman Ödülü düşüncenizi, yine bir vefa borcunun ötesinde, soylu bir düşünce olarak nitelendiriyorum. (…) Bu konuda bizler neler yapabiliriz? Katkılarımız ne olabilir: Aydınlatırsanız seviniriz…” demiştim.

21 Ağustos 1993 tarihli mektubunda da şöyle yazmıştı: “Şükrü Gümüş Roman Ödülü” konusunda birkaç arkadaşla görüştüm. Parasal olarak sence ne kadar olmalı? 3 milyon az olur mu? Mansiyon vermek niyetinde değilim. Ödül tek bir kişiye verilsin. (Yayımlanmış roman ya da yayımlanmamış roman seçeneklerini düşünelim.) Bence yayımlanmamış romana verilse daha iyi olur. Bu konuda senden net görüşler almak isterim. Seçici kurulda OSMAN ŞAHİN, İRFAN YALÇIN, BURHAN GÜNEL olabilir. İBRAHİM OLUKLU arkadaşımızı da gerekirse katarız. MEHMET BAŞARAN, TALİP APAYDIN’a da yazabiliriz. Bu işte seve seve görev alırlar. Seçici kurul 5 kişi olmalı derim. 1994 yılının Ağustosunda (Şükrü’nün ölümünün 10. Yılında bir defaya mahsus ödül olacak.) Sizlerin bu konudaki görüşlerini de alıp durumu açıklığa kavuştursak iyi olur.”

12 Kasım 1994 günü Şükrü Gümüş Roman Ödülü törenine katılan yazarlar Çorum Haber Gazetesinde. Ayaktakiler soldan sağa Ahmet Özer , Muzaffer Gündoğar, Mehmet Yolyapar, İbrahim Dizman. Oturanlar; (rahmetlı) İsmail Pamuk, Mahmut Makal (rahmetli), Murat Tuncel, (Ödülü kazanan yazar) ve İrfan Yalçın.

(SÜRECEK)