Son günlerin sohbet konusu, birdenbire artan sıcaklar…

Bayram ziyaretlerinde de çokça bu konuşuldu…Dolaylı olarak söz küresel ısınma veya iklimlerde yaşanan değişikliklere geldi.

Hemen herkesin üzerinde birleştiği bir nokta, mevsimlerin artık hakkıyla yaşanamadığı gerçeği…Kışın kış gibi, baharın bahar, yazın yaz, güzün de güz gibi yaşanamadığından şikayet etmeyenimiz var mı?

Özellikle, baharı doyasıya yaşayamıyoruz gibi…Haziran’ın ortasında kombisini yakanlar oldu bu yıl. Soğuklar, yağışlar…derken bir bakmışsınız çöl sıcakları gelmiş…

Nerede bizim baharlarımız?..

*

Bilim insanları, küresel ısınmanın en azından yavaşlatılabilmesi için sürekli uyarılarda bulunuyorlar.

Ama, özellikle büyük sanayi ülkeleri, kendi çıkarlarından vazgeçemedikleri için, sera gazı salınımını azaltmaya yanaşmıyorlar. Doğanın dengesini bozma pahasına, atmosferdeki karbondioksit ve metan gazı miktarını artırmaya devam ediyorlar.

İçinde yaşadığı dünyayı yaşanmaz hale getirip, canlıların yaşamasına elverişli başka gezegen var mı diye araştırmalara girişmesi, insanoğlunun en büyük çelişkilerinden biri olmalı.

Oysa, başka “dünya” yok evrende, ya da “dünya” gibisi yok…

Böyle bir güzellik daha, nerde?..

*

Bilimsel olarak, yerküre yüzeyinin geride bıraktığımız yüz yıl içinde 0.4 ile 0.8 derece civarında arttığı hesaplanıyor. Yine hesaplamalara göre, 2100 yılına kadar ortalama sıcaklık, 1.4 ile 5.8 derece arasında artmış olacak.

Bu, doğal ekosistemin bozulması demek.

Onun içindir ki, küresel ısınmaya neden olan etkenleri sınırlandırmak üzere Kyoto Protokolü imzalandı.

Zira, küresel ısınmanın analizi sonucu, bundan büyük ölçüde insanların sorumlu olduğu ortaya çıkmıştı.

Yine insanlar, sera gazı salınımını azaltarak, kötüye gidişi en azından yavaşlatma yükümlülüğünü taşıyorlardı.

Ama, yaklaşık 20 yıldan beri bu protokole gereği gibi uymayan ülkelerin sayısı da az değil ne yazık ki…

Özellikle de güçlüler…

*

Küresel ısınmanın sonucu, yalnızca daha fazla sıcağa katlanmak zorunda kalışımız olsa, neyse denilebilir.

Ama, kutuplarda buzullar eriyor, denizlerin seviyesi yükseliyor, tüm doğal dengeler altüst oluyor.

Başta Amerika olmak üzere, küresel ısınmaya karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen ülkelere, “Bu dünya hepimizin” hatırlatmasını yapmak, boşuna çaba mı acaba?

Boşuna da olsa, sesimizi duyurmaya çalışmamızın ne sakıncası olabilir?

Birer birer sesler bir araya gelip, milyonları, milyarları oluşturamaz mı?

Bakmışsınız, iyi şeyler olmaya başlamış…

Neden olmasın?