GERİYE NE KALDI?

 

Geriye ne kaldı? Bu soruyu sorup, cevaplarını incelemeden önce, Sn. Başbakan'ın TRT'deki röportajındaki şu tümceyi hatırlamamız gerekmektedir. "Ada'yla görüşüyoruz."

"Geriye ne kaldı?" sorusuna Türkiye açısından bakarsak, çarpıcı bir gerçek karşımıza çıkacaktır. Bazıları için hala "Önemli bir aktör" olarak ilan edilen Öcalan, belki de "Anayasa Referandumu" için, sahneye konulmak istenen filmde baş aktörün dublörü olarak hazırlanmaktadır.

Şimdi yukarıdaki sorunun aslında Kürt Konferans'larında verilen cevaplarını ve bir zaman sonra Türkiye'ye dayatılacak istekleri gözden geçirelim.

a)Özerkliğin resmen tanınması, b) Federasyon ve tam bağımsız Kürt devletinin ilanı kalmıştır. Bunun için de şu yol haritası hazırlanmıştır.

BAĞIMSIZLIĞA GİDEN YOL HARİTASI:

KUZEY AMERİKA KÜRT ULUSAL KONGRESİ (KNC),10 Kasım 2005 tarihinde, Kuzey Irak’taki Salahaddin Üniversitesi’nde ve 13 Kasım 2005 günü ise Sulaimania Üniversitesi’nde “KÜRT BAĞIMSIZLIĞI” konulu özel birer konferans düzenlemiştir.

Bu konferansların sonunda “Bağımsızlığa Giden Yol Haritası” adı altında stratejik bir plan hazırlanmıştır.

Bu yol haritası aynen şöyledir:

“Kürtlerin en doğal hakkı, NİHAİ HEDEF OLARAK BİR KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMASIDIR. Bunun için birleşik bir stratejiyi açıkça ve kesinlikle ilan etmek gerekir. Bu sonuca ulaşabilmek için aşağıdaki hususlar dikkate alınmalı ve incelenmelidir;

1. Farklı görüşlerdeki Kürt halkını, siyasi partilerini ve sosyo-politik güçleri bir araya getirip, bağımsızlığı sağlayacak ortak bir ajanda ve ulusal strateji etrafında birleştirmek ve koordine etmek gereklidir.

2. Bağımsızlık için, birleşik bir ortak ulusal stratejinin geliştirilmesi sorumluluğu Kürt halkının kendisine aittir.

3. Kürdistan’ın tüm parçalarındaki (Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki) Kürt siyasi partileri, ortak bir strateji ve gündemle, BAĞIMSIZLIK YOLUNDAKİ ÇABALARINI koordine etmeleri gerekir.

4. Uluslararası toplumla ve özellikle Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile karşılıklı saygı ve menfaat paylaşımına dayalı ilişkiler kurulmalıdır.

5. Güney Kürdistan Bölgesel Hükümeti; komşu ülkelerle, karşılıklı saygı ve müdahale etmeme temeline dayalı olarak ilişkilerini geliştirmelidir.

6. Bölgedeki etnik ve dini gruplarla; ortak değerlere, tarih ve kültüre dayalı olarak barış içinde bir arada yaşamaya yönelik ilişkilere öncelik verilmelidir.

7. Türkiye’nin Avrupa Birliğine (AB) üyeliği Türkiye’ye demokrasi getiriyor. Bu durum Kuzeydeki (Güneydoğu Anadolu’daki) Kürtlere bir Kürt Parlamentosu kurma ve AB içinde bir Kürt Bloğu oluşturma imkânı sağlar. Böyle bir bloktan Kürt bağımsızlığına destek almak mümkün olacaktır. Bu nedenle Kürtler, Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliğini desteklemelidir.

8. Kürt bağımsızlığı bu bölgeye refah getirir ve küresel ekonomiyi güçlendiren canlı bir ekonomi oluşturur.

9. Kürt halkının gerçek isteği olan güneyde bağımsız bir Kürdistan kurulması için, referandum yapılması amacıyla, Kürtler tarafından Birleşmiş Milletlerde lobi yapılmalıdır.

10. Kürtler, Güneyde Kurulacak Federal Kürt Devletinin korunmasının uluslararası garantiye alınması için, uluslararası toplumu etkileme imkânı aramalıdır.

11. Uluslararası toplum tarafından korunan bağımsız bir Kürdistan’ın kurulması, gelecekte Kürt halkının soykırıma veya ağır insan hakları ihlallerine uğramasını önleyecektir.

12. Bağımsız bir Kürdistan, teröre karşı mücadelede uluslar arası topluma katılacaktır.”

Emperyalizmin dayanılmaz demokrasi aşkı!

Gelelim Türkiye’ye demokrasi getirmek için gecesini gündüzüne katan AB’nin katkılarına!

Emperyalistler için demokrasi, insan hakları, çok kültürlülük, ana dilde eğitim, ana dilde savunma gibi kavramlar ulus devletlerin şehir devletlerine bölünmesi için üretilmiş çok renkli ve albenili kolayca yutulan drajelerdir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin yol arkadaşı Avrupa Birleşik Devletleri (AB) de ulus devletlerin bölünmesinde hizmette sınır tanımayanlardandır.

(SÜRECEK)