Emperyalizmin yol haritasındaki nihai hedef, küresel şirketlerin ve/veya çetelerin, "Dünya Hükümet"ini  kurmaktır. Emperyalizmin efendileri, amacına ulaşmak için karar ve icra organları olan yapılar kurmuş, kurdurmuştur. Hatta siyaseten başka ülkelerde  de güç kazanmak adına, iktidar koltuğuna CFR'nin memorandumunu tüzükleştiren "Parlatılmış çocuklar"ı iktidar koltuğuna oturtmuştur.

 

Ekonomik konularda, "Büyük Abi"ler kendilerinin patron olduğu, IMF, Dünya Bankası vb örgütleri kullanırlar. İstihbarat örgütleri ve bu örgütlerin yan kuruluşları ise etnik köken ve inanç üzerinden ulus devletleri bölmek için kullanılan en güçlü ayıraçtır.

 

Güncel ifadesiyle medya da emperyalizmin toplumları yönlendirmek  ve hatta onların dikkatini esas, ana gündemden uzaklaştırmak adına pompaladığı yazılı ve görsel, beyne göze ve kulağa hitap eden uyuşturucu mekanizmadır.

 

İşbirlikçiler için hizmette sınır yoktur...

 

Dernek ve vakıflar kurar, kurdurur ve onları küresel egemenliğine hizmet edecek şekilde yönlendirir. Mason Dernekleri, Rotary ve Lions Kulüpleri ve NGO'laştırımış tüm sivil toplum örgütleri, emperyalizmin arka bahçeleridir. Kendisine hizmet söz konusu olduğunda onun için TESEV de olur F tipi örgüt de…

 

Hep söylerim ya emperyalizm bin bir suratlıdır, diye… O anda, o ülkede ne yapmak ve yaptırmak istiyorsa her türlü yapı içine ajanlarını sokarak çalışır. Sağcı da olur, solcu da… Dindar da olur, laik de… İnsan hakları, demokrasi, çok kültürlülük, çevrecilik, feminizm emperyalizm tarafından içleri oyulup kendi çıkarlarına göre programlanarak toplumlara sunulan kavramlardır.

 

Yukarıda adı geçen yapıların bulunduğu piramidin tepesinde ise Bilderberg'in de dâhil olduğu tüm "THİNK THANK" kuruluşlarının tepesinde ise "Ülminatti" denilen küresel çetelerin imparatoru bulunmaktadır. Emperyalizmin karar ve icra organları…

 

“Vay, sen Bilderberg dedin, Mason dedin emperyalizmi saklıyorsun…” diyenlerin kulakları çınlasın. “Yürü… Yak, yık… Böl… Parçala…” komutunu uygulayacak, eller, ayaklar vb organlar ve ülkelerin içinde Truva atları olmayınca, emperyalizm egemenlik mücadelesini nasıl sağlayacaktır acaba?

 

Bu bağlamda turnusol kâğıdı, emperyalizmin ne dediği değil, ne yaptığı ve neyi amaçladığıdır. Küresel sermayenin egemenliği için her türlü aracı kullanmış ve kullanacaktır.

 

Ulus devletleri parçalamak ve şehir devletleri kurdurmak için de Kürt Sorunu, Ermeni soykırımı, türban sorunu gibi virüsler üretir… Bu virüsler “Şark Meselesi”nin alt başlıklarıdır. Bu virüslerin sarılıp sarmalandığı renkli şekerler ise yukarıda söylediklerimdir. Demokrasi, insan hakları, çok kültürlülük, çevrecilik, feminizm ve kendi kaderini tayin hakkı (self determination)…"İkiz Yasalar'ın ortak 1.Maddelerini hatırlayınız…" 

 

PKK adlı bölücü terör örgütü, ABD ve AB’nin terör örgütü listesindedir. Öyle midir? Öyledir… Ama söz konusu emperyalist ülkelerin yaptıklarına baktığınızda çok farklı bir görüntü çıkmaktadır ortaya…

 

Çarlık Rusya’sının Erzurum Konsolosu bir Kürdologtur. Tıpkı İran’da Kürt kökenlilerin yoğun yaşadığı bölgedeki Rus Konsolosu’nun da Kürdolog olması gibi… Alexandre Jaba ve B.Nikitin adlı iki Rus konsolos "Kürtçe", "Zazaca" sözlük yazarak, dilde birlik köprüsünü yıkan faaliyetlerde bulunmuşlardır.

 

Binbaşı Noel, kendisinin Kürtlerin Lawrens’i olacağını düşünmektedir. Dönemin ABD Başkanı Wilson Büyük Kürdistan ve Büyük Ermenistan’dan söz etmektedir. Malum, siyasette yaşanan hiçbir şey rastlantısal değildir ve planlanmıştır.

 

Bugün yaşananlar emperyalizm yol haritasının hayata geçirilmesi içindir. Ülkemizin düşürüldüğü durum, “Emperyalizm Türkleri hiç affetmeyecektir...” diyen Mustafa Kemal’in tam bağımsız Türkiye şiarını terk edenlerin trajedisidir.

 

Emperyalizmin sanal başkenti Amerika ise yaklaşık yüzyıldır bölücülük üzerinde ihtisas yapmakta ve her fırsatta, Kürtçülük adına bir işaret fişeği parlatmaktadır.

 

VE "KUZEY AMERİKA ULUSAL KÜRT KONGRESİ (KNC) SONUÇ BİLDİRGESİ "

 

Bir yurtsever, “Kalemini ve vicdanını satmamış olanların gerçekler konusunda halkımızı aydınlatma dileği ve umuduyla” diyerek Kuzey Amerika Ulusal Kürt Kongresi’nin (KNC) yirmi yıllık toplantı tutanaklarının Türkiye’yi ilgilendiren bölümlerini internette paylaşarak araştırmacıların bilgisine sunmuştur.

 

Tutanaklarda açıkça:

“Birleşme yönünde atılması gereken ilk adım, Kürdistan’ı işgal eden güçlerin KİMLİĞİMİZİN TANINMASI yönünde yarattığı engelleri ve yeniden birleşmemiz karşısında oluşturdukları bloğu aşmanın bir yolunu bulmaktır.”

 

“Kürdistan’ın farklı bölgelerinde, KENDİ KADERİNİ TAYİN (SELF DETERMINATION) HAKKIMIZI ELDE EDEBİLMEK için farklı stratejiler gerekir.”

 

“Bölünmüş Kürdistan’ın her bir bölgesindeki Kürt halkının özelliklerine ve Kürt hareketinin olgunlaşmasına uygun değişik seçenekleri ve senaryoları akılda tutmak gerekir.”

 

“Bir bölgede tam bağımsız ulusal Kürt Devleti kurarken, diğer parçada ise bölgenin merkezi hükümetiyle FEDERAL BİR KÜRT DEVLETİ oluşturmanın daha mantıklı olacağı düşünülebilir. Halen bazı bölgelerde bu mümkün olmayabilir, fakat OTONOMİ sağlanabilir. Bu nedenle, kendi kaderini tayin (self-determination) hakkının elde edilmesi ve tekrar bileşilmesi, her bölgede kazanılacak ÖZERKLİĞİN derecesine bağlıdır. Belki de, dört federal Kürt Devleti veya dört bağımsız ulus devlet veya yapılacak bölgesel bir anlaşmayla ABD gibi BİRLEŞİK BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN oluşturulabilir.”

 

“Kürtlerin özgürlük mücadelesi terörizm olarak adlandırılamaz. PKK terör listelerinden çıkarılmalıdır. Türkiye’de Kemalist rejim yıkılmadan bağımsızlık kazanamayız. Bu nedenle Kemalist hareketi yok etmek için bilimsel projeler başlattık. Amacımıza ulaşmak için İslami cemaat ve organizasyonlarla işbirliği yapıyoruz, Kürt probleminin gerçek ve tek çözümü birleşik bağımsız Kürdistan’dır. Bağımsızlıktan asla vazgeçilmeyecektir.”

 

Israrla ve büyük bir kararlılıkla ilan edilen yukarıdaki istekler özetlendiğinde;

1. Öncelikle Kürt kimliğinin tanınması sağlanacak, ( Dört partinin masaya oturduğu  "Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda hazırlanacak sivil anaysa tasarısından Türk kimliği silinerek, Kürt kimliğinin tanınması için zemin hazırlanacaktır.)

2. İlk aşamada en azından bir özerklik kazanılacak, (Tam Belediye Yasası neye hizmet ediyor?)

3. Zamanla bu kazanımlar federasyona dönüştürülecek, (Beklemede…)

4. Kendi kaderini tayin hakkı ( self- determination ) elde edilecek, (Beklemede… İKİZ YASALAR..)

5. Şartlar uygun olduğunda her bölgede bağımsız Kürt Ulus Devletleri ilan edilecek, (Barzani gün sayıyor…)

6. Sonunda ABD gibi “BİRLEŞİK BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN” kurulacaktır.”

 

Yukarıda belirtilen adımlara uygun olarak, KUZEY AMERİKA ULUSAL KÜRT KONGRESİ (KNC) 04–05 Ağustos 1990 tarihinde yaptığı 3ncü yıllık toplantısının sonunda Türkiye’ye açıkça şu çağrıda bulunmuştur:

 

a. “Türkiye, Kürt kimliğini tanımalıdır.

b. Kürtçe yayınlara izin verilmelidir. ( İzin verildi…)

c. Kürt dili yasallaştırılmalı ve okullarda öğretilmelidir.(Şimdilik seçmeli ders…)

d. PKK dâhil Kürt Siyasi Partileri tanınmalıdır. (PKK hariç tanındı…)

e. Türkiye’deki Kürdistan’ın bütün parçalarında gerçekten özerk bir Kürt Hükümeti kurulmalıdır.” (Zaten, bölgedeki yerel yönetimleri kazandılar, yeni çıkarılan Büyükşehir Belediye Yasası Anayasa değiştirilmeden Türkiye’yi şehir devletlerine bölmenin eşiğine getirmiştir…)

 

Geriye ne kaldı? Malum, hizmette sınır yoktur. Yazının gelecek bölümünde ise Türkiye üzerinde oynanan oyunların, gözlerimize ve beynimize indirilen perdesini  birlikte kaldıracağız.

 

Türk milleti, birleşik cepheyi oluşturacak ve kasabalarda, şehirlerde şuralar toplayacak olan milli cenahlar sahneye çıkarak "PERDE" diyecektir.

 

Lâl renkli kadehler, küresel çetelere karşı kazanılan yeniden Kemalist Devrim’in zaferinin şerefine kaldıracaktır.

(Devam edecek…)