Şu sosyal medya denilen meret yok mu!

“İcat edenin Allah belâsını versin” diyeceğim ama iyi tarafları da yok değil hani. Ama millet olarak biz hep işin ters tarafına yapışıp oradan uluorta içine dalarız ya, bunda da öyle oldu. Hani en güzel yasaları çıkarsanız bile uygulayacak olan insan olduğu için, isterse o güzelim yasalara öyle yorumlar getirip kuşa çevirir ki aklınız şaşar. Bunların örneklerini günümüzde an be an yaşamıyor muyuz?

Neyse, ben işin orasında değilim; asıl kafayı taktığım nokta bu sosyal medya denilen haberleşme sisteminin bizdeki sonuçları. Ortaya çıkalı ve hepimizin de ucundan bucağından bulaştığımız bu teknolojik hastalığa yakalanalı bizlere bir haller oldu. Ortalığı kasıp kavuran Corona’nın bile aşısı bulundu da bunun ne ilâcı var, ne de bulmak için uğraşan. Doğrusu ya pek de şikâyetçi olduğumuz söylenemez hani.

İnsanlarımız bu illete kendilerini öyle bir kaptırdı ki kurtulması mümkün değil. O cep telefonu denilen alet bir türlü elimizden bırakamadığımız doğal bir organımız ya da 6. parmağımız oldu sanki. Nedense millet olarak bir konuya bulaştık mı hep aşırıya kaçarız. Bunda da böyle olmuş ve dünyada sosyal medyayı en çok kullanan ülkeler arasında ilk üçteki yerimizi almışız.

Şimdi soracağım soruya işin kolayına yani yalana başvurmadan samimi bir yanıt istiyorum: Söyler misiniz; sosyal medya üzerinden paylaşım yaparken ya da yapılan paylaşımları okurken “paylaşmazsan çarpılırsın” ya da “paylaşmayanın …“ diyenlerin korkusuyla sen de birilerinin huzurunu bozarken hiç birileri tarafından kullanıldığınızı hissettiğiniz oldu mu? Ben bu soruya hiç düşünmeden “evet” diyorum; peki ama ya siz?

Geçenlerde bir arkadaş aynen şunları söylüyordu: “Bu facebook, WhatsApp ya da Instagramda haberleşmeyi öğreneli iki tane çocukluk arkadaşımla bozuşup arkadaşlıktan attım. Bir iki tanesiyle de cebelleşip duruyoruz; beni sinir ediyorlar, yakında onları da silip kurtulurum.”

Ne kadar acı değil mi! İnsanlar, birileri tarafından amaçlı olarak piyasaya sürülen o paylaşımlar yüzünden en yakın arkadaşlarından bile vazgeçebiliyor. Ne yazık ki insanımız çoğu zaman, kendisine gelen paylaşımın doğruluğundan şüphe duysa bile, hatta hatta yalan olduğundan yüzde yüz emin de olsa sırf kendi kafa yapısına uygun olduğu için böyle bir paylaşımı başkalarına gönderebiliyor.

Yapılan paylaşımların altına yapılan yorumlara hiç girmesek daha iyi. Yazılanlarda ne Türkçenin temel kurallarına uyuluyor, ne de karşıdakinin incinebileceği düşünülüyor. Saygısızca, hoyratça, seviyesizce küfür dolu yorumlar ve karşılıklı meydan okumalar alt alta sıralanıyor. Öyle ki, okurken bile yüzünüz kızarıyor.

Bir toplum hem de birkaç yıl içinde nasıl bu kadar bozulup seviyesizleşebilir, nasıl yozlaşabilir, anlayabilmek mümkün değil. Yıllarca uğraşıp planlar yaparak uygulamaya geçseniz bu kadar başarılı olamazdınız. Üstelik de bunu dışarıdan hiç zorlama olmadan kendi isteğimizle ve gönüllü olarak gerçekleştirdik, ne mutlu bizlere(!)

Yoksa zaten böyleydik de kendimizi mi kandırıyorduk, yani yerimiz mi dardı?

DÜŞÜNEN SÖZLER

Biz çocukken, yollar bozuktu, ziller bozuktu, paralar bozuktu ama adamlar sağlamdı..!

Dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa, yarın kaybeder. Churchill

Ahmaklar zamanı nasıl öldüreceğini, akıllılar ise nasıl kazanacağını düşünür. Alain

İnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzerler. Hadis-i Şerif

İnsan vardır zamanı kendi hesabına yontar, insan da vardır bir ömür boyu zaman onu yontar. Montaigne

İnsanın değeri ne ile ölçülür bilir misin; aradığı şeyle! İnsan neyi ararsa ona layıktır. Mevlana

‘Değer’lerini ‘diğer’lerinden ayıramıyorsan, ‘meğer’lerini bir cebinde, ‘keşke’lerini öbür cebinde bulacaksın.