Merhaba, sevgili okurlar. Önce sizlere mutlu olabilmenin altın kuralını yazayım, daha sonra ülke ve hayat gerçeklerinden bahsedeyim. Mutluluk bir an değil, hayat boyu süren bir yaşam yolculuğudur..

"Ya sevdiğin insanlarla birlikte yaşayacaksın, ya da birlikte yaşadığın insanları seveceksin", "Ya sevdiğin işi yapacaksın ya da yaptığın işi seveceksin",

"Ya sevdiğin yerde yaşayacaksın ya da yaşadığın yeri seveceksin".

Gözle görülmeyen, beş duyumuzla fark edilmeyen mikron büyüklüğünde Korona denilen virüs bütün dünya insanlarını evlere kapattı. Yaklaşık bir yıldır görülmemiş olayları ve yaşanmamış zamanları yaşıyoruz. Evlere kapanan insanoğlu ne yapacağını şaşırdı.

Internet vasıtasıyla geliştirilen ve adına Dünya Çapında Ağ (World- Wide -Web-WWW) denilen bilişim teknolojisi insanların hayat tarzlarını ve yaşam tarzlarını da değiştirdi.

Akıllı telefon, tablet ve taşınabilir bilgisayarlar insanoğlunu tam anlamıyla sosyal medya bağımlısı yaptı. Otuz sene önce insanlara ve çocuklara, “Televizyonun düğmesini kapatın hayatın düğmesini açın” diyerek onları tabiatın kucağına davet ederdik. Şimdi, “Aman evde kalın, akıllı telefon ve bilgisayarla sanal âlemde verilen dersleri dinleyin ” diyoruz.

Sosyal medya platformlarında gereğinden fazla zaman geçiren kişilerin aile ve sosyal hayatında akla hayale sığmayan sorunlar ortaya çıkmaya başladı.

Kavgalar, boşanmalar ve psikolojik sorunlar korkunç boyutlara ulaştı.

Endişe ve stresi beraberinde getiren sosyal medya bağımlılığı çeşitli sağlık sorunlarını da tetikliyor. Uyku bozukluğu, odaklanma güçlüğü ve duygu durum bozukluğu en çok dile getirilen şikâyetler arasında yer alıyor.

Ayrıca, aptal dizilerde sergilenen sapık ilişkiler, cinsel taciz, tecavüz, dedikodu, aldatma, çalma, çırpma, cinayetler, aile faciaları ve akla gelebilecek her türlü melanet toplumun aile yapısını alt üst etti.

Bir atasözünde “Telaş, endişe ve üzüntü uygarlığın gelir vergisidir.” denir.

Çok doğru. Son zamanlarda insanoğlu uygarlığın gelir vergisini korona belası ve akla havsalaya sığmayan ıstıraplarla ödemeye başladı..

İşte bu yüzden ben yazılarımda yalın ayak, başı kabak, bastı bacak, kulağında kalemi, koca kafalı ve büyük pabuçlu komik adam Baaddin esprileriyle sizleri hiciv ve mizah dünyasına davet ederek gönüllerinizi ferahlatmaya çalışıyorum.

Baaddin karakteri Türk yapımı, bizden biri. Sosyal medyanın yeni fenomeni Baaddin karakterinin çizeri Uğur Gürsoy’a sormuşlar. “Baaddin kimdir?”

Uğur Gürsoy, “Baaddin benim çizimim, ama espriler bana ait değil” demiş.

Diş hekimi olan Uğur Gürsoy, “Uykusuz” dergisinde çizmeye devam ediyormuş.

“Baaddin” islami bir kavrammış ve dinin güzelliği anlamına gelirmiş.

Şimdi birkaç Baaddin esprisiyle gönüllerinizi ferahlatarak yola devam edelim.

1-Arkadaşlar niye sürekli güldüğümü sormayın. Ben bu hayatı ciddiye alırsam çok ağlarım.

2-Cehaletten daha yıkıcı bir kitle imha silahı henüz icat edilmemiştir.

3-Alim ile dost ol, ilim bilir, irfan bilir, söz bilir, öğrenirsin.

4-Ülkemizde neredeyse hiç kullanılmayan sözler. a) Yardıma ihtiyacınız var mı?

b) Affedersiniz, c) Bu konuda bilgim yok, d) Bilmiyorum, e) Yapabilirsin f) Kusura bakma g) Haklısın, h) Büyük başarı, kutlarım, i) Özür dilerim, k) Hata benim...

6-Ne yani, böylesine korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var? (U.Eco)

7-Arkadaşlar arabamdaki porselen çaydanlık lambası yanıyor, sebebi ne olabilir, bilen var mı? Var, “Sanayide İdris usta çayı koymuş seni bekliyor!

8-Bugün yine çok güzelsin hayat, / Seni sevdiğimi söylemek geliyor içimden.

Güvercinler uçuruyorum hiç tanımadığım insanlara yüreğimden,

Tutacaksın biliyorum sana uzattığım ellerimden,

Bugün yine çok güzelsin hayat her şeye rağmen…

Memlekette her şey yolundaymış hissine kapılmak için ara sıra aldığım Hürriyet gazetesinin Kitap Sanat ekine göre geçen ay en çok satan kitaplar;

1-Empodekles’in Dostları- Lübnan’lı yazar Amin Maalouf- Yapı Kredi yayınları

2-Var mısın? Doğan Cüceloğlu- Söyleşi- Deniz Bayramoğlu- Kronik

3-Hayvan Çiftliği- George Orwel- Can yayınları

4-Bir Kürt Sevdim- Dilek Bilgiç Esen- Müptela

Güzel memleketim Osmancık’tan her ayrıldığımda şu dörtlüğüm aklıma gelir.

Osmancık’ta toprak beni hep çeker,

Sana her zaman bağrım açık der,

Göz ucuyla kollar biraz uzaklaşsam,

Nasıl olsa bir gün döneceksin der…(Mehmet Özata)

3 Mart 2021