Değerli dostlar; Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı resmi işsiz sayısı 4 milyon 396 bindir. Oysa gerçek işsiz sayımız 8 milyona dayanmış durumdadır. Gerçekte işinin var olduğunu sanan kayıt dışı, simitçiler, çek çekçiler, seyyar satıcılar, mevsimlik işçiler vb. gibiler hariç.

16 milyon 831 bin kişi aldığı sosyal yardımlarla yaşamaya çalışıyor. Asgari ücret 2324 lira. Açlık sınırı 2250 lira. Açlık sınırında yaşayanların oranı yüzde 21 (Yaklaşık 17 milyon kişi). TÜİK'in açıkladığı verilere göre enflasyon yüzde 12.5(!) Özet olarak sosyal adalet budur ve iktidara göre ; “Türkiye kanatlandı uçuyor” Uçtuğumuz doğru, nereye düşeceğimiz belirsiz.

Demokratik bir ülkenin temel değerlerine bakalım;

Bağımsızlığımız ve özgürlüklerimiz; Tehdit ve tehlike altında.

Hukuk devleti; Var da yok. Ara ki bulasın.

Laiklik; Her gün bir tarafından kemiriliyor.

Anayasa; ‘Yok hükmünde’ (Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un deyimi ile)

Çoban Ateşi Hareketi’nin öncüsü Rifat Serdaroğlu’nun anlatımına göre; “2020 yılı başında ülkemiz icra dairelerinde 28 milyon adet icra dosyası var. Her dosyanın biri alacaklı diğeri borçlu olmak üzere en az iki kişisi vardır. Bu sayıya şirketleri eklersek, ülke nüfusunun tamamına yakınının icralık olduğunu görürüz” İktidar yurdum insanını toptan icralık olmada eşitlemiştir. Bunun adına sosyal adalet diyorlar(!)

Bir avuç mutlu azınlık, ülkenin tüm getirilerini tekelinde toplamış, iktidarla içli dışlı, bir eli yağda diğeri balda olan kesim, ülkenin refah göstergesi olamaz.

“Türkiye uçuyor, ekonomimiz şahlandı, dörtnala gidiyor” filan diyorlar, “Dış güçlerin bizi kıskandığını” filan söylüyorlar.

Huzura, güvene, barışa, kalkınmaya, uygarlığa giden yolun ilk adımı sosyal adalettir. Tüm toplum kesimlerinin nimet ve külfeti ortaklaşa paylaşmasıdır. Sosyal adalet, ülkenin olmazsa olmazıdır.