26 Ağustos 1071...

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın, Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i yenerek, Anadolu’nun kapılarını Türklere açtığı bir tarih.

Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçleri Malazgirt’te kazanılan zaferle başlamış değil elbette, nice kuşaklar boyunca devam etmiş bir sürecin yoğunluk kazanışı... Kitlesel göçlerin önünün açılışı...

Onun için Alparslan, Anadolu’yu Türklere vatan yapan komutan olarak tarihe yazıldı.

Ne kadar övünsek, ne kadar minnet duysak azdır.

*

26 Ağustos 1922 ise, eşsiz komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Büyük Taarruz’u başlattığı, “Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri!” dediği tarih...

Yani, 26 Ağustos 1071, Türkler açısından Anadolu’nun kilidinin açıldığı tarih ise, 26 Ağustos 1922 de, “Anadolu Türk yurdudur!” mührünün vurulduğu tarih.

Evet, Anadolu Türk yurdudur.

Türk ise, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkının adıdır. Irk, dil, din, mezhep, felsefi inanç ayrımı gözetilmeksizin, bir millete adını veren üst kimliktir.

*

30 Ağustos’ta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında kazandığımız Büyük Zafer’inr 99. yıldönümünü kutlayacağız.

Ve bir kez daha “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Büyük Önder’in uzak görüşlülüğü karşısında başımızı saygıyla öne eğeceğiz. Ortadoğu coğrafysında yaşanan büyük acılar gözlerimizin önünde, “İyi ki böyle bir lideri, Allah bize nasip etmiş” diye dua ederek.

*

Bu topraklar, Büyük Atatürk ve silah arkadaşları, kahraman şehitlerimiz sayesinde sonsuza kadar bizim.

Ve sonsuza kadar bağımsızlığımızı koruma kararlılığımızı, bir 30 Ağustas’ta daha haykırmak istiyoruz.

“Allah’ım! Bu milleti mülteci durumuna düşürme!” diye yüce Yaradana yakararak...