Bizde “siyasi ahlak” çok konuşulur. Her siyasetçi, “siyasi ahlak” konusunda ahkâm keser. Hatta “siyasi ahlak yasası” bile çıkarılmak istenmiştir.

TürkiyeAma Aralık 2014’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun manşet olacak bir sözü olmuştu. Demişti ki Kılıçdaroğlu, “Bizde Japon kültürü olsaydı Bakanlar Kurulu'nda kimse kalmazdı.”

Bu söz, 4 bakanın yolsuzluk ve istifa etmemekte direnmesi üzerine söylenmişti.

Ama bu söz, bugün de geçerli olduğu gibi yarın da geçerli olacak gibidir.

Ve de “siyasi ahlak” üzerine uzun uzun konuşmaktansa, bu ahlakın uygulandığı örneklerden yola çıkmak, herhalde daha doğru olacak gibidir.

Öyleyse şu Japon kültürü nedir, Japon ahlakı nedir, bir bakalım…

***

Japonya'nın Kobe kentinde 1995'te meydana gele 7,2'lik depremde:

Kurtarma ve yardım çalışmalarında yaşanan aksaklıklar nedeniyle, kentin Su İşleri Müdürü intihar etmişti.

Ve kentin yeniden imarından sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı, açıkta kalan halka ev yetiştiremediği için kendini yakmıştı.

-28 Mayıs 2007 günü, Japonya Tarım Bakanı Toshikatsu Matsuoka intihar etmişti.

Suçu: Kiralık ofisinin masrafları devlet tarafından karşılandığı halde, ek fatura çıkarmasıydı.

-Yerine gelen Tarım Bakanı Seiichi Ota ise 19 Eylül 2008'de istifa etmişti.

Suçu: İlaçlı ve küflü pirinçlerin, aralarında huzur evlerinin ve okulların da bulunduğu kuruluşlara satılmış olmasıydı.

-Japonya Ulaştırma Bakanı Nariaki Nakayama, henüz 4 günlük bakanken 28 Eylül 2008'de istifa etmişti.

Hava alanları inşaatına karşı çıkanları, “gıcırdayan tekerleklere” benzetmesi ve “öğretmenler sendikası, eğitim sisteminin kanseridir” demesiydi.

***

Devam…

-2014 yılı içinde, Japonya Sanayi Bakanı Bayan Yoko Obuchi ve Adalet Bakanı Bayan Midori Matsushima, henüz 2 aylık bakanken istifa etmişlerdi.

Birinin suçu: Seçimde kendini destekleyenlere bedava sinema bileti dağıtması idi.

Diğerinin suçu: Seçmenlerine kâğıttan yelpaze dağıtması idi.

Japonya Başbakanı ise “Bu iki bakanı ben atadım, halktan özür diliyorum” demişti.

-2 Haziran 2010’da Japonya Başbakanı Yukio Hatoyama istifa etmişti.

Suçu: Seçimlerde söz verildiği halde, Okinava’daki Amerikan üssünü kapatma sözüne sadık kalamadığı ve parti üyelerinden birinin yolsuzluğa karışmasıydı.

-19 Aralık 2013’de Tokyo Valisi Naoki Inose istifa etmişti.

Suçu: Kanıtlanmamasına rağmen, özel hastaneden rüşvet aldığı iddiaları idi.

-7 Mart 2011’de Japonya Dışişleri Bakanı Seiji Maehara istifa etmişti.

Suçu: Yabancı kaynaklardan yasadışı bağışlar aldığı yönünde iddialar idi.

-26 Ağustos 2011’de Japonya Başbakanı Naoto Kan istifa etmişti.

Suçu: 11 Mart 2011’de yaşanan 8,9 şiddetindeki deprem ve ardından gelen tsunamide etkili bir kriz yönetimi yapamamasıydı.

***

Devam…

-7 Ekim 2015’te Japonya Spor ve Eğitim Bakanı Hakubun Shimomura istifa etmişti.

Suçu: 2020 Olimpiyat Oyunları için inşa edilen stadyumun maliyetinde öngörülmeyen bir artış olmasıydı.

-Japonya Adalet Bakanı Minoru Yanagida istifa etmişti.

Suçu: İşinin fazla kolay olduğunu söyleyerek adaleti hafife alıyor oluşu idi. Bu söze karşı çok büyük tepkiler almıştı.

-Ve Japonya Ticaret ve Endüstri Bakanı Yuko Obuchi istifa etmişti.

Suçu: İsminin yolsuzluk iddialarına karışmış olmasıydı.

Ve de 21 Mart 2015 Türkiye:

İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü'nde halat kopmasından kendisini sorumlu tutan, dünyanın sayılı asma köprü uzmanlarından Japon Mühendis Kishi Ryoichi, “Olayın sorumluluğu tamamen bana ait” yazılı bir not bırakarak intihar etmişti.

Oysaki köprü projesini hayata geçiren Otoyol AŞ'nin CEO'su Yavuz Batum, kazanın kişisel hatadan değil, malzeme imalatından kaynaklandığını belirtmişti.

***

Evet, bu bir Japon kültürüdür ve de bir Japon ahlakıdır.

Ahlakıdır ama şimdi biz bu Japonlara ne diyebiliriz ve de ne dememiz gerekir?

Herhalde diyebiliriz ki, “Bu Japonlar, artık sinir olmaya başladı!!!”

Diyebiliriz ki, “Bu Japonlar, artık kabak tadı verir oldu!!!”

Ve de diyebiliriz ki, “Bu Japonlar, bize kötü örnek olmakta!!!”

Çünkü böyle olduğumuzda, bizde ne bakan, ne siyasetçi, ne parti başkanı, ne vali kalır.

Zaten bugüne kadar da bizde böyle bir örnek olmamıştır.

İşte 13 Mayıs 2014 Soma faciası, 301 ölü. Oldu mu istifa eden? Yok.

İşte 28 Ekim 2014 Ermenek faciası, 18 ölü. Oldu mu istifa eden? Yok.

İşte 10 Ekim 2015 Ankara Gar katliamı, 103 ölü. Oldu mu istifa eden? Yok.

Yok, yok, yok ve de yoktur. Bilemiyorum, daha da saymaya gerek var mıdır?

Peki, başka ülkelerde var mı böyle bir Japon ahlakı? Yarın…