Yeni yasama yılı başlamak üzere...
Meclis, 1 Ekim Salı günü yani yarın açılacak. Önceki yasama dönemlerini yaşadığımız için bu yasama dönemi:
-Şu meşhur "Salı Grup Konuşmaları"nın olmadığı...
-Eğer, mutlaka olacaksa; karşı partiye laf yetiştirmek yerine, partinin bir haftalık politik muhasebesinin yapıldığı...
-Alkış alacağım diye, küfür ve hakaret dolu konuşmaların yapılmadığı...
-Türkiye sağının Sünni'den, Türkiye solunun Alevi'den beslenen dili bıraktığı...
-Meclisin, düşman kardeşlerin toplandığı bir "arena" olmaktan çıktığı...
-Özellikle Türk-Kürt ayrımını, Alevi-Sünni ayrımını besleyen ve tahrik eden konuşmaların yapılmadığı...
-Ve konuşmalarda sokak jargonunun bırakıldığı...
Yani meclisin, meclise benzediği bir dönem olmalı. Herhalde olur diyelim!
*   *   *
Ve statlarda gelişen ve de geliştirilen büyük tehlike...
Bilinmelidir ki, son günlerde ve de özellikle 22 Eylül Pazar günü yapılan BJK-GS maçındaki görüntü, bir tehlikenin ayak sesleridir.
Unutulmamalıdır ki, statlarda oluşturulan siyasal görüntüler ikinci dünya savaşı öncesinde Avrupa'da özellikle kullanılmıştı.
Musolini İtalya'da, Hitler Almanya'da, Franko İspanya'da, Salazar Portekiz'de, toplumsal baskıyı ve korkuyu bunun üzerine inşa etmişlerdi. Ve o günün İtalya'sı, Almanya'sı, İspanya'sı, Portekiz'i birer korku imparatorluğu olmuştu.
Bu nedenle; ülkemizdeki yarılma ve bölgemizdeki gelişmeler göz önüne alınınca, statlardaki hassasiyetler daha da önem kazanır olmaktadır.
Çünkü  statlar,  kitlelerin  kolay  harekete  geçirilebilir olduğu  mekânlardır.
Bunun için:
-Statlar siyasetin taraftar oluşturma alanı olmamalıdır.
-Formalar da bir siyasete yandaşlık aracı olmamalıdır.
Demokratik yapısını inşa edememiş, siyasetin etnik ve inanç kimliklerinden beslendiği ülkemizde; tribünlerdeki siyasal çağrışımların, statlardaki bu karşılıklı tahrikin, çok tehlikeli sonuçlar yaratacağı görülmelidir.
Bugün her takımın taraftarları bir ölçüde politize edilmiştir. Kendi içinde bile siyasal yarılmalarla şekillenir olmuştur.
Ve bugün düşünebiliyor musunuz, Türkiye'nin doğusunda ya da batısında, statlarda atılacak bazı siyasal sloganların neye mal olacağını?
Ve de düşünebiliyor musunuz bundan kimin faydalanacağını?
Yani içimizdeki enerjiyi, siyasal bir öfke ile statlarda yansıtmanın ülkeye vereceği bedel ağır olacaktır.
*    *    *
Sonuç olarak diyebiliriz ki; meclis yeniden "arena" olmamalıdır, statlar da siyaset alanı olmamalıdır.
Daha da önemlisi; iktidar, statlardaki gelişmeleri gerekçe yaparak, toplumu sindirmeye ve susturmaya kalkmamalıdır.