Başlığımızı görenler diyecek ki:

"Ne alaka? Biri İstanbul' da, ismi seçkin bir hastaneye konularak ölümsüzleştirilmiş ünlü tıp profesörü, diğeri Çorum' da sanayinin gelişmesinde rol almış tuğlacı iş adamı... ikisi de rahmetli olalı çok olmuş."

Olayı geçmişe gömülmekten kurtarıp, kaleme aldığımı görüp okuyunca, müthiş alaka olduğunu göreceksiniz...

Halit Hamoğlu 1950 yılının başlarında Heybeli Ada Sanatoryumunda, verem hastası olarak tedavi görüyor. Sonradan Yeşilçam filmleri ile ünlenen Hayati Hamzaoğlu da orada yatan hastalar arasında. Rahmetli Siyami Ersek de aynı hastanede asistan.

Halit Hamoğlu için akciğer ameliyatına karar veriliyor. Bu aşamada Siyami Ersek, Halit Hamoğlu' na diyor ki:

"Halit, bu ameliyat Türkiye'nin bugünki şartlarına göre olumlu sonuç alınma ihtimali çok zayıf bir ameliyat. Ben İngiltere'ye gitmek istiyorum ama uçak bileti almaya param yetmiyor. Sen babana söyle; bize iki uçak bileti alsın. Birlikte İngiltere'ye gidelim. Seni orada ameliyat ettireyim!"...

İstek yerine getiriliyor. İngiltere'de başarılı bir ameliyat gerçekleştiriliyor. Halit Hamoğlu ameliyatın ardından Türkiye'ye demir gibi dönüyor...

Sabah erken kalkar, işine başlar, alkol aldığı bazı akşamlarda ise bir büyük şişe rakı içer, sarhoş olmazdı.

Rahmetli ile 1970 yılının başında, ameliyattan 17 sene sonra Liverpool'a sağlık kontrolü için birlikte gittik. Ameliyatı gerçekleştiren doktor sonucun çok güzel olduğunu söyledi.

* * *

Durdum, durdum da böyle önemli bir olayı neden bugün yazıyorum?

Efendim, bir konuyu yazmak için bahane gerekiyor. Eskilerin,"tedai", yenilerin "çağrışım" dedikleri bir olay var. O gerçekleşti. Bir tanıdık İngiltere'ye gidiş - dönüş uçak biletini 1.500 liraya THY'den aldığını anlatınca, bende jeton düştü: "Siyami Ersek'in ulaştığı seviyenin başlangıcını sağlayan ve bulunmasında zorlanılan paraya bak!" dedim.

O tarihte uçak bileti fiyatlarının günümüzdekilerden çok yüksek olduğu belli. Durum bir uçak bileti parasından ibaret olsa da, dönemin şartlarına göre onun bile bulunması hayli zormuş demek ki.

Rahmetli Siyami Hoca'nın Halit Hamoğlu'na büyük sevgi ve saygı gösterdiğinin; ben şahidiyim...

Her ikisine de Allah'tan rahmet diliyorum.

* * *

Şu ana kadar yazdıklarımı gözden geçirdim. Fırsat bulmuşken bazı yorumları da yazalım.

Birlikte olduğun insan, bilgilerinden ve tecrübelerinden faydalanılabilecek insan olacak. Bizim marangozluk ve kereste ticareti ile uğraştığımız zamanda kiremit - tuğla gibi sanayi üretimi sayılan iş dalına geçilmesi önemliydi. Halit Hamoğlu' na olan yakınlığımız bu geçişe etken olmuştur.

Siyami Ersek'in yerinde, sıradan bir asistan olsaydı; sonu ölümle sonuçlanan bir durum oluşabilirdi.

Bugünlerde Çorum'da " Çorum' lunun yaptığını herkes yapamaz!" sloganı dolaşıyor ve bu konuda kısa film de çevrilmiş.

Geçmişi oldukça eski, "Senin yaptığını Çorum'lu da yapmaz!" sözlerini çürütmeye çalışılmasının en acemi şeklidir bu. Fayda yerine zarar getirir.

Çorum hapishanesinde kalmış, hapishanede tanıdığı Çorum'luları örnek alarak; "Köyün kamburu, Büyük Mal, Yedi Çınar Yaylası" isimli romanları yazıp elli sene önce yayınlayan Kemal Tahir'e gerekli tepkiyi göstermemişsin, örneğin Hüseyin Cahit Yalçın'ın yazıları gibi Çorum için yazılan olumlu yazıları gündeme getirmeyi bilmemişsin; "Çorum' lunun yaptığını herkes yapamaz" sözcüklerinden medet umuyorsun.

Olmaz GOÇUM olmaz. Bu ustaca üzerinde durulması gereken bir olay. Önce o ustaları bulup, bir araya getireceksin. Ondan sonra da ciddi çalışma yapacaksın.

Uzatmayalım...

En güzel günler sizlerin olsun.