Yeni Türk Ticaret Kanunumuzda, vergi kanunlarımız gereği şirketlerin ortaklarına kar dağıtımı şeklindeki ödemeleri hariç, borç para vermeleri yasak hale getirilmiştir.
Öncelikle, Türk Ticaret Kanunumuzdaki ifade göre; anonim ve limited şirket ortakları, sermaye taahhüdünden doğan ve vadesi gelmiş borçlarını ödemedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı, geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirketten para almaları yasaklanarak bu durum hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümle, pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanmalarının yani, sermaye taahhüdü dahil, birçok iş ve işlemde şirket kasasını kullanmalarının, kişisel harcamalarını bu kanaldan yapmalarının, şirketten para çekmelerinin engellenmesi amaçlanmıştır. Pay sahipleri diğer işletmeleri dolayısıyla şirketle iş yapabilir ve şirketin her müşterisi gibi vadeli, konsinye veya benzeri yöntemlerle şirketten mal alabilirler. Ancak, pay sahipleri, şirketle iş yapan diğer kişilerle aynı şartlara tabidir. Yani, şirketin, pay sahiplerine, diğer müşterilere uygulananlardan daha yumuşak şartlar tanıması böylelikle yasaklanmış ve bu yasağa uymayan şirketlerede üçyüz günden olmamak üzere adli para cezası getirilmiştir.
İkinci olarak Vergi Kanunlarımız ise, şirketle ilişkili olan, ortaklarının, iştiraklerinin veya bağlı ortaklıklarının, şirketten para çekmeleri ve bu parayı kullanmaları karşılığında emsallerine göre hesap edilecek faiz ödememeleri ortağa "örtülü şekilde kar dağıtımı" kapsamına alınmıştır. Bu hususu biraz açacak olur isek; eğer bir ortak şirketinden para çekerse ve çekmiş olduğu bu paraya ilişkin şirket tarafından bir emsale göre ( mesela banka faiz oranlarına göre) faiz hesaplayarak ortağa fatura edilmez ise, inceleme sırasında bu durum inceleme elemanı tarafından hesaplanarak şirket vergi ve ceza ile maruz kalacaklardır.
Ayrıca şirket tarafından düzenlenen bu faturada birde katma değer vergisi hesaplanarak ortaktan katma değer vergisi tahsil edilerek vergi dairesine ödenecektir.
Bununla da bitmedi.!
Peki para alan ortağa ne olacak; Şirket tarafından yukarıda açıklandığı gibi hesaplanarak fatura edilen faiz üzerinden % 15 gelir vergisi stopajı ödenecek, ayrıca hesaplanan bu faiz "kar payı" olarak nitelendirildiği için belli bir sınırı geçmesi halinde ortak gelir vergisi beyannamesi vererek ilave bir vergi ödemek zorunda kalacaktır.
Görüldüğü üzere, ortak olduğumuz şirketlerden "kar dağıtımı" dışında borç para almak Ticaret kanunumuz ve vergi kanunlarımız açısından ne denli tehlikeli olduğunu, birden fazla vergi ve ceza ile karşı karşıya kalınacağını anlatmaya çalıştım.
Şirketlerimizin artık kar dağıtım sistemine geçmesi bu anlatılanlar sonucu zorunlu olarak görülmektedir.
Ancak, burada vergi idaresinin de bir adım atması gerektiğine inanıyorum, şöyle ki, şirketlerin kar dağıtımına yanaşmamalarının tek nedeni % 15 oranındaki gelir vergisi stopaj ödemesidir. Bu oranın aşağılara çekilmesi halinde şirketlerin bu yasal hükme daha çabuk uyum göstereceklerini doğru orantılı görüyorum.