İlkokula başlamamıştım.
Mahalledeki evinde ders veren Şakire Hocaya, kuran okumayı öğrenmem için gönderdiler.
İlk derste;
Elif çubuk gibi,
Be, tekne gibi,
Te, ona benzer,
Se, ona benzer
Cim, karnında bir nokta…
Diye devam eden dersimize başlamış oldum.
Hocanın oğlu, sıva ustasıydı. Kışın boş kalıp ta evde tamirata başlayınca, hocamız derslerini komşunun evinde sürdürdü.
Komşusu; evinin büyücek bir odasında, yardımcısı ile birlikte, manda boynuzundan tarak yaparken biz de odanın başka bir tarafında, testere, törpü, sesleri arasında dersimizi öğreniyorduk.
O günlerde evimizde büyük boynuzlu bir koç kesildi. Boynuzlar ahırın duvarının dibinde duruyordu. Babamın testeresi ile boynuzları kestim, tarak yapmaya çalıştım. Ama başarılı olamayınca boynuz parçalarını ve testereyi yerlerine bıraktım.
Daha sonra babam bahçede bir şeyler yapıyor, ben de pencereden bakıyordum.
Babamın testere ile bir ağacı keseceği tuttu. Testereyi sürünce kullanılamayacak kadar köreldiğini anladı. Nedenini araştırırken kesilmiş boynuzları gördü.
Böyle bir işi benden başka yapacak kimse olamayacağını bildiğinden, güzel bir dayakla ödüllendirdi.
* * * *
Fakat dayak, beni böyle işlere bulaşmaktan alıkoyamadı.
İlkokul öğrenimim boyunca, Çorum’daki Poyraz’ın Arasta’nın esnafı, bana kıl testere yetiştirmekte zorlandılar.
Bu kıl testerelerle kontrplaktan oyduğum, dayımın dükkânında kullanılan 2 kg.lık kefeli terazinin benzeri, okulda elden ele dolaştırıldıktan sonra sınıfın başköşesinde yerini buldu.
Yine desenini kendi çizdiğim ve kıl testere ile oyup sulu boya ile çiçeklerini rengârenk boyadığım, kahve tepsisini, rahmetli anam, misafirlere kahve ikramında uzun yıllar kullandı.
Teraziyi de, tepsiyi de yaptığımda, ilkokul ikinci sınıfta okuyordum.
* * * *
Bir metre boyunda çıtalar üzerine, yağlı kâğıdı yapıştırarak yaptığım uçurtma ile evdeki küçük gemici fenerini havalandırmıştım.
Fener; uçurtma yükselir yükselmez söndü ama uçurtma ile gökyüzünde kalmaya devam etti.
Böyle bir uçurtmayı taşıyabilen ipi de, anamın dokuma tezgâhının artan masuralarındaki ipliklerden, balmumu ile bükerek yaptığımı belirtmeliyim.
Ellerim yara izleri ile doludur.
Onlar bu uğraşlarla başlayıp, sonra devam eden çabalarımdan kalmadır.
Böyle bir başlangıcın yaşam boyu insana neler kazandırdığını bazı örneklerle, “GENÇLERİMİZE FAYDALI OLUR” düşüncesiyle anlatmaya çalıştım.
En güzel günler sizlerin olsun.