“Olmaz, olmaz deme. Olmaz,
olmazmış!”
Mutlaka sizlerin de gözünden
kaçmamıştır: Haberleri sunan sunucu Kemal Sunal’ın veya yıllar öncesinde
Yeşilçam’da çekilen Türk filmlerinden bir sahne önce izlettirilir. O filmi
anımsatan haber izleyiciye sunulur. Filmde anlatılanlarla yaşanmış olay
arasında büyük bir benzerlik vardır. İzletilen haber, genellikle insanı
gülümseten cinstendir.
İzlemekten bir türlü bıkmadığımız
filmler aslında yaşanmış olayların kimi zaman biraz abartılarak sinema diliyle
bize sunulmasıdır. Her izleyici kesinlikle kendi yaşantısından birçok
benzerlikler bulur. Kimi zaman hüzünlenir, kimi zaman sevinir.
Aylardır sözü edilen transfer olayı
gerçekleşti. Bilindiği gibi çok hoş bir anlatım tarzı olmasa da transfer,
başarılı bir sporcunun başka bir takım tarafından satın alınmasıdır. Genellikle
futbolcular akıl almaz rakamlarla takım değiştirir. Aslı nedir o kadarını
bilmiyorum, duyduklarım, gazetelerin spor sayfasında yazılanlar böyledir.
Mesleklerinde başarılı olan kişilerin
daha iyi maaşlarla, daha iyi olanaklarla rakip firmalara geçtiklerini
duymuştum. Anlaşılan transfer olayları sadece sporcular arasında olmuyor.
Bu günlerde konuşulan transfer olayı bana
yıllar öncesinde izlemiş olduğum yabancı ülkelerde çekilmiş bir filmi
anımsattı: Tıpkı izlemiş olduğum haberlerde sunucunun söylediği gibi. Transfer
edilen kişinin davranışlarıyla söylediği sözler ters düşer gibi. Anladığım
kadarıyla bu transfer sonucunda büyük paralar, iyi makamlar kazanma garantisi
varken ne hikmetse o kişinin bu işten pek memnun olmadığı anlaşılıyor. Gelinlik
kızların hem ağlarım, hem giderim mantığıyla mı hareket ediyor; yoksa
anlamadığı bir işe girip bir türlü çıkış yolu bulamayan bir kişi saygı değer
yazarımıza malum mu oldu, yoksa bu işler böyle mi yürüyor, o kadarını anlayacak bir zeka ne yazık ki
bende yok!
En iyisi, ben izlediğim filmden aklımda
kalanları yazmaya çalışayım. O yıllarda ekonomik anlamda farklı sistemler
uygulayan ülkeler, bulabildikleri her fırsatta birbirini yok etmeye
çalışmaktadırlar. Adı konulmamış bir savaş, cephe dışında hayatın her alanında
sürdürülmektedir.
İşin ilginç yanı filmin çekildiği ülke ile
olayın geçtiği ülke aynıdır. Adamlar her yaptıkları iğrenç işleri film yapıp
bizlere izletirler.
Ülke yöneticileri, çatışma halinde
oldukları ülkeye büyükelçi göndereceklerdir. Aslında gönderilen kişinin sadece
adı büyükelçidir. Aslına bakarsan istihbarat örgütünde en iyi eğitimi almış, en
çok güvendikleri kişi bu görevi üstlenecektir.
Yasalar çevresinde büyükelçilik görevini
aksatmadan sürdürecektir. Diğer taraftan el altından asıl işlerini
yürütecektir. Ancak, o ülkenin istihbarat elemanları yeterince deneyim sahibi
olduğundan gerçeği çok kısa sürede ortaya çıkarmaktadır. Asıl mesleğinde uzman
olan görevli, işlerini yaparken zorlanır. Foyası meydana çıktığında uluslar
arası anlaşmaların gereği olarak ülkesine dönmek zorunda kalmaktadır.
Sonuçta bütün çabalar boşa gitmektedir!
Yeni gönderilecek kişide bu yanlışı düzeltme
yoluna giderler. Gönderilecek kişi kesinlikle ajan olmayacaktır. Diğer taraftan
büyükelçiliğin bu türden bir işi yaptığını dahi bilmeyecektir. Resmi davetlerde
boy gösterecek, sadece adı büyükelçi olacaktır. Orada görevli olan ajanın kim
olduğunu kendisi dışında kimse bilmeyecektir.
Ayrıca gönderilecek elçi mutlaka bayan
olacaktır!
Görevliler, bu nitelikte birini bulabilmek
için ülkenin dört bir yanına dağılır. Görev için seçilen bayanlar çok yakından
aylar boyunca izlenir. Sonunda aranılan bayan bulunur. İyi bir üniversite
eğitimi almış, mesleğinde başarısını kanıtlamış olan bayan işine olduğu kadar
eşine ve çocuklarına da son derece bağlıdır. Güzellik yarışmalarında iyi bir
derece alacak kadar güzeldir, sempatiktir, kimseyi incitmeyecek kadar yufka
yüreklidir. Onu tanıyan herkes tarafından takdir edilmektedir.
Görevli kişiler onunla bağlantıya geçerler.
Kendisine büyükelçilik görevi önerilir. Ülkesinin ondan böyle bir görev
beklediği söylenir, kabul etmesi halinde tüm isteklerinin koşulsuz olarak
yerine getirileceği garantisi verilir. Bayan kısa bir süre düşünür. Öneriden
çok memnun olduğunu, ülkesine hizmet etmekten onur duyacağını ancak yine de bu
öneriyi çocuklarıyla, eşiyle değerlendireceğini söyler. Karar verirken acele
etmemesi gerektiğini; vereceği her karara şimdiden saygı duyacaklarını söyleyip
teşekkür ederek yanından ayrılırlar.
Bayan evine gelir gelmez eşiyle çocuklarıyla
bu konuyu tartışırlar. Çocukları karşı çıkarlar. Eşi kararı kendisine bırakır.
Saatlerce düşünen bayan çocuklarına hak verir.
Onları kırmak istemediğinden altın tepside kendisine sunulan öneriyi
geri çevirir. Görevi üzülerek kabul edemeyeceğini ilgili kişilere bildirir.
Görevliler soru sormadan önceden söyledikleri gibi vereceği kadara saygı
duyduklarını söyleyip teşekkür ederler.
Aradan aylar geçer. Kendisine getirilen bu
öneriyi unutur. Bir gün aklından dahi geçirmediği acı olayı duyduğunda
sarsılır.
Eşi, akşamın ilerleyen saatlerinde
arabasıyla evine dönmektedir. Bir aracın kendisini izlediğini fark eder. Ondan
kurtulmaya çalışır. Ancak başarılı olamaz. Daha sonra başka araçların da
kendisini izlediğini fark eder. O kurtulmaya çalıştıkça gözü dönmüş katiller
onu daha fazla huzursuz etmeye başlar.
Tuzak, çok önceden hazırlanmıştır. Otobanda
bulunan sayısız araç, onu ölüme götürmek için görevlendirilmiştir. Sonunda
haber bültenlerinde trafik kazası olarak yer alacak oyun oynanır. Aracının
içindeki cenazesi tanınmayacak haldedir.
Eşi olayı öğrendiğinde bunalıma girer.
Çocuklarını gördükçe çektiği acılar katlanır.
Bunalıma girer. Çocuklarını korumak için yaşamak zorundadır. Yaşadığı
acıları çocuklarına unutturabilmek için çözüm yolları aramaya başlar. Yaşadığı
şehirden uzaklaşırsa çocuklarının normal yaşantılarına dönebileceğini düşünmeye
başlar. Kendisine büyükelçilik önerisi getirenlerle görüşmeye gider.
Sonunda başarılı olan görevliler,
başarılılarını şampanya patlatarak kutlar. Her zaman olduğu gibi onlar başarılı
olmuştur!
Yeni büyükelçi, uzmanların düşündüğü
gibi kısa sürede kendini kabul ettirir. Bir süre sonra asıl istihbarat
görevlisi çalışmalarına başlar. O kişinin kimliğinin ortaya çıkması uzun zaman
alacaktır.
Argo bir deyimle “işler ayna, çal çal
oyna.”
Yaşanan transfer olayı bana o filmi
anımsattı. Kasetlerin havada uçuştuğu, it izinin at izine karıştığı bugünlerde
kim haklı, kim haksız karar vermekte zorlanıyorum. Yayınlandığında her zaman
yüzde yüz etkili olan kasetler yayınlanmadan önce tehdit unsuru olarak ta
kullanılıyor gibi. Kim bilir bazı kasetler yayınlanmazsa etkisi daha fazla
oluyor. Örneğin bazı kişilerin hanımları çeşitli kamera hileleri kullanılarak
başrolde görev alıyor. Arkasından o kişiden küçük çaplı istekler dile
getiriliyor.
Aşağı tükürsen sakal var; yukarı tükürsen bıyık var. Yere tükürdüğünde ise birileri gelip tükürdüğünü sana yalatıyorlar!