Ana’nın aşı değil,

Baba’nın işi değil!..

İçinde olmadın

Dışını bilmen,

Kenarında gezmedin

Bilgin yok,

Fikir yürütmedin en azından bunca sene…

Sen ne anlarsın siyasetten,

Sen ne anlarsın politikadan,

Sen ne anlarsın toplum mühendisliğinden.

Anlamadığın işte bayraktarlık

O da sana mı kaldı!..

Çeşidin olmadı elli kusur senedir bildiğin konunun dışına çıkmak,

Sevmedin futboldan başka şey konuşmak.

Kötü bir tesadüfle ilkokul seviyesinde çocuğun bile bileceği Türkiye’nin hangi yarım kürede olduğu,

Ve

Kaç coğrafi bölgeye ayrıldığı sorularını dahi cevaplamaktan acizken,

Sana mı kaldı siyasetin postnişine oturmak,

Sana mı kaldı durduk yerde ortaya atılmak!

Yazık ettin kendine şeytan!

Bildiğin üç türkü vardı,

Üçü de futbol üstüneydi.

Birini bitirir diğerine başlarken,

Bemol arası diyez nota geçerken,

Taraflı-tarafsız insanı ağzına baktırırken,

Oldu mu ya şimdi!

Tam da birlik beraberliğe,

Tam da kardeşliğe,

Tam da hoşgörüyle karışık sempatiye yaklaşmışken!

“Ben böyle düşünüyorum sen ne düşünüyorsun hacı Hüsrev!..” diye insanları ayrıştırıp tarafgirlik yapmak yakıştı mı sana?

Her türlü cahil-cühelalığına,

Bilgisizliğine,

Tipsizliğine rağmen sevmiştik seni…

Bu saatten sonra,

3-30 boyun,

45 okka kilon,

Hiç aklımıza gelmeyecek olan “şeytan”lığınla

Tüm koltuklar senin olsa ne yazar, olmasa ne yazar!

Hâlbuki

Kimsenin icazetine ihtiyaç duymadan dişinle tırnağınla var olmaya çalıştığın güzel yurdumun güzel insanlarının kalbinde “taht” kurmuştun, en iyi bildiğin işle, yani futbolla ve futbol yorumculuğu ile.

Biz şeytana uymayacağız!

Hayırlı  günler hepimize…

Her gününüz güzel olsun.