Datlı yiyek; datlı gonuşak
Mantı yiyek MANTIK’lı konuşak.

Aynı sözleri kaç kez duydum; sayısını bilmiyorum. Tanıdık, tanımadık birçok insan aynı hakareti duymuştur. Hakarete uğrayanlar, kendi anlayışına göre yeri geldiğinde aynı sözleri söylemiştir. Okumuş olanı, okumamış olanı, büyüğü küçüğü, kadını erkeği, köylüsü şehirlisi aynı dilden konuşmuştur: Sen kimsin?
Benzer hakaretleri genelde ortamın gerildiği, kavganın başlayacağı işaretinin verildiği yerlerde duymaya alışık olduğumuz sözlerdir. Kavgacılar, havayı kokladıklarında birilerinin araya girip tartışmayı sonlandırmasını beklerken yüksek sesle konuşurlar. Kavga çıkmasını bekleyenler, söz dalaşıyla idare ederler.
Kimi zaman sen kimsin sözlerinin yerini benzer hakaretler alır. Karşısındaki insanın kim olduğunu merak etmek yerine ona meydan okumaya çalışanlar vardır. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Sen kaç paralık adamsın? Benim Ankara’da dayım var. Haritadan kendine yer beğen. Seni buradan sürdürürüm. Seni sürüm sürüm süründürürüm.”
Meydanı boş bulan konuşur. Adam zil zurna sarhoştur. Ayakta durmayı bırakın, oturacak hali yoktur. Araç kullanmaya kalkar. Karşısına çıkan polisi tehdit eder. Onun Ankara’da büyük yerlerde dayısı vardır. Bir telefonla onun istekleri yerine getirilir.
Çeşit çeşit dayılar vardır: Kimi çok hatırlı makam sahibidir. Parasının hesabını bilmez. Kimi dayılar vardır, Ankara’da inşaatlarda kazma kürek çalışır. Elinden düşürmediği kürekle kavgaya girmeye her zaman hazırdır.
Öz dayılar vardır; kız kardeşlerinden, yeğenlerinden miras kaçırır. Bir de kabadayılar vardır. Her iki grupta yer alan dayıların konumuzla ilgisi yoktur.
Bir üniversitede dönem sonu final denilen sınav yapılmaktadır. Bir öğrenci sınav salonunu terk etmek istemez. Yapılan uyarılara karşı çıkar. Sınav görevlileri meydan okur: sen benim kim olduğumu biliyor musun? Kimse sesini çıkaramaz. En sonunda görevlilerin yanına gelir. Aynı soruyu yeniden sorar. Görevlilerin bir anlık şaşkınlığından yararlanıp onların önündeki sınav kağıtlarını alır. Kağıtları birbirine karıştırıp salondan çıkar.
Onun kim olduğunu görevliler anlayamaz. Kimin ne olduğu alnında yazmıyor. Son sözümüzü yine büyüklerimize bırakalım:
ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ.