Cübbeli Hoca olarak tanıdığımız Ahmet Mahmut Ünlü, bir yıl önce Haber Türk, yakın bir zamanda da CNN Türk’te, 2 bin civarında selefi derneğin silahlandığını iddia etmiştir. Son olarak da Sözcü Gazetesi Yazarı Saygı Öztürk’e, “Cumhuriyet Savcısı'nın çağırması halinde, bu derneklerden en az 150'sini isim isim” kendilerine verebileceğini açıklamıştır.

Durum ciddidir. Cübbeli Ahmet Hoca sıradan birisi değildir. Bahsettiği kamuoyunu iyi bilen ve yakından takip eden birisidir. Aslında Cübbeli’den önce bu durumu güvenlik ve istihbarat birimlerinin bilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bilmek yetmez gerekli önlemleri almış olacağına inanmak istiyoruz.

Durum hafife alınacak bir konu değildir. Bir terör eylemi başlarsa nerede başlayıp nerede duracağı belli olmaz. Toplumun ve selefi örgütlerin bu boyutta silahlanıyor olması, hayra alamet değildir. Bir yönde silahlanma, karşıt diğer yönde de bir silahlanmayı doğurur ki, ağzımdan yel alsın, olay iç savaşa kadar gidebilir.

İç savaş ülkelerin, toplumların, görebileceği en tehlikeli oyundur. İç savaşta dost kim, düşman kim belli olmaz. Komşu komşuya, evlat babaya, baba evlada düşman olur. Kurşunun nereden geleceği belli olmaz. Ülke kaosa sürüklenir. İç savaşın kazananı olmaz. Kaybedeni koskoca bir ülkedir. O ülke en az yüz yıl geriye gider.

Böylesi tehlikeli oyunlara en ufak bir hoşgörü, hiç kuşkunuz olmasın hoş göreni de yakar. Zira ‘Ateş kendisini icat edeni de yakmıştır’. Silahlanmaya ve teröre toleranslı yaklaşım ülkeye yapılacak kötülüklerin en büyüğüdür. Görmedim, duymadım, bilmiyordum asla bir savunu tezi değildir. Terörün ve teröristin hiç bir haklı gerekçesi olamaz. İçerisinde ülkemiz de olmak üzere, insanlık terörden çok çekmiştir. Çekmeye de devam etmektedir.

Terör yaşadığımız çağda insanlığın baş belasıdır. Sadece suçlu silahlanan terör örgütleri ve teröristler değildir. O iklimi yaratan, hoşgörü ile bakanlar, bataklığın oluşmasına fırsat verenler de onlar kadar suçludur. Bu güne kadar terörden kazanan ve kalkınan ülke yoktur. Kaybeden bir ülke, o ülkenin masum sivil insanları, askerleri, polisleri olmuştur. Ocaklar sönmüştür, körpecik yavrular öksüz kalmıştır. Kan ve gözyaşı sanki o ülkenin kaderi haline gelmiştir.

Varlığıyla onur duyduğumuz ve çalışmalarını takdirle izlediğimiz CHP Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yanıtlanmak üzere bir yazılı soru önergesi veriyor. Önemseyeceğimiz konulara dikkat çekiyor.

Sayın Kaya “Cübbeli Hoca olarak tanınan, Ahmet Mahmut Ünlü’nün açıklamalarından sonra tahkikat başlatıldığının açıklanması, toplumda büyük bir huzursuzluk ve korku yaratmıştır.” Dedikten sonra şu soruları yöneltiyor.

“1. Bakanlığınız tarafından selefi derneklerinin faaliyetleri takip edilmiyor mu?

2. 150 selefi derneğinin yıllardır silahlanıyor olması ve bunun Bakanlığınız tarafından fark edilememiş olması nasıl mümkün olmuştur?

3. Cübbeli Hoca olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün bildiğinin, İçişleri Bakanlığı tarafından bilinmemesi ve takip edilmemesi mümkün müdür?

4. Bakanlığınızın başlattığı incelemede Ahmet Mahmut Ünlü’nün bilgilerine de başvurulmuş mudur?”

15 Temmuz 2016’ya kadar Muteber Kişi, Hoca Efendi, ülkemizin saygın bir değeri olarak anılan FETÖ, terör örgütü olarak bu tarihten sonra anılmaya başlamıştır. Yüzlerce can kaybından sonra.

Hala ülkemiz e, muteber kişi, Hoca Efendi, ülkemizin saygın değeri kılığında, dişlerini göstermek üzere zaman kollayan, tetikte bekleyen kaç terör örgütü var acaba? Sayın Kaya’nın soruları ile birlikte bunların da yanıtlanmasını diliyoruz.