Bir buçuk aydır, fizik tedavi görüyorum; Fizyoterapist Sıla Hanım gözetiminde gerekli fiziksel hareketleri yapıyorum. İstenilen sonucu almakta biraz zorlanıyoruz. Çünkü, kumaş çok eski.

Her seans ortalama 100 dakika sürüyor. Aklıma gelen her şeyi konuştuğum için, oldukça eğlenceli ortam oluşuyor. Bu durumun oluşmasında Sıla Hanım'ın nezaketini yazmazsak haksızlık olur.

Kolumu hareket ettiren bir sistem var. Önce bu sistemden başlıyoruz seansa. Seans yaklaşık yirmi dakika sürüyor.

Üçüncü seansta yan tarafımda, genç bir adamın dizini hareket ettiren sistemi görünce:

"Sıla Hanım, karşılaştığımız durumlardan, şöyle bir alet olsa da, onu da aletle yapsak gibi bir durum aklımızdan geçerse, ben o aleti yapıp insanlığın hizmetine sunmak isterim. Bu konularda biraz yeteneğim var" dedim.

Sıla Hanım bu söylemim karşısında:

"Hiç düşünmediğim ilginç bir yaklaşım. Bunu düşünelim" dedi. Bekliyorum...

* * *

Ben onu beklerken, bu haftanın başında, gece 31 Mart tarihinde yapılan yerel seçimler sonrasında büyük tartışmaların ve itirazların yaşandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini YSK iptal edip, seçimi yenileme kararı aldı. Ardından kıyamet te koptu. Her kesimden öyle yorumlar geliyor ki; birbiri ile bağdaşması imkansız.

O konuda da yazı yazmak yerine seçim sonucunu bekleyip hayırlısını dilerken; şehrin uğultusu benim dayanamayacağım hale getirdi.

Elime Kızılderili'nin doğal dünyasında kullandığı kuralları anlatan bir metin geçti. Okuyucunca rahatladım. Siz değerli okuyucularımı da rahatlatacağını umuyor ve paylaşıyorum:

"Bir Kızılderili Öğretisi diyor ki:

Bir atın susuzluğunu giderdiği yerden su iç; At hiçbir zaman kötü su içmez.

Kedinin yattığı yerde uyu, kurdun değdiği elmayı ye. Sivrisineklerin yerleştiği mantarları korkusuzca topla. Köstebeklerin kazdığı yere ağaç dik.

Yılanın ısınmaya durduğu yere ev yap. Sıcak günlerde kuşların yuva yaptığı yere kuyu kaz.

Horozlarla beraber uyu ve uyan ki tüm gün için en sarı mısırlara ulaşabilesin.

Daha çok yeşillik ye, ki bir hayvandaki gibi güçlü bacaklara ve dayanıklı bir kalbe sahip olabilesin.

Daha çok yüzmeye git, ki dünyada kendini bir balığın kendini denizde hissettiği gibi hissedebilesin.

Daha sık gökyüzüne bak, daha az ayaklara, böylece düşüncelerin daha net ve hafif olacaktır.

Konuşmak yerine, daha çok sessiz kal; 'Böylelikle ruhun sakinliğe ve huzura erebilecek.'"

En güzel günler sizlerin olsun.