“Aslan yattığı yerden belli olur.” (Atasözü)

Şehirler inanılmaz hızla büyüyor. Kimsenin dönüp bakmadığı alanlar önceleri gecekondu tarzı binalarla, daha sonra apartmanlarla dolup taşıyor. Arkasından siteler boy gösteriyor.

Mahalle arasında boş arsalarda oyunlar oynayan, top koşturan çocukları göremez olduk. Piknik yapılabilecek, yeşil alan olarak görebileceğimiz sadece iri ufaklı parklar kaldı.

Ortak kullanım alanlarını kimileri sadece kendi mülkiyeti gibi kullanıyor. Yaya kaldırımları araçlarla dolmuş. Parkların durumu içler acısı. Birileri gelir kullanır, görenlerin içini sızlatacak bir hale getirip öylece bırakır. Hor kullanmayı anladık diyelim. Gördüğü her güzelliğe zarar vermenin anlamı nedir? Yeni dikilmiş fidanlar üzerinde güç denemesi yapılmış. Bazıları kırılmış, bazıları kökten sökülmüş. Onların kuruması için elinden geleni yapmışlar.

Bütün olumsuzlukları yenip bir yıl sonra yeniden filiz çıkaran fidanlar unutulmamış. Onların yeni çıkan filizleri koparılmış.

Önceki yıllarda yazlık sinemalarda, konserlerde yetkililer uyarırdı: “Lütfen kabuklu yemiş yemeyin. Çekirdeklerin kabuklarını yerlere atmayın.” Kurallara uymamak gibi bir alışkanlığımız var. Yetkililerin uyarılarını anımsatmak zorunda kalanlara yapılan hakaretlerin, meydan okumaların sayısı belirsiz.

Parklarda yeşilliklerin arasında saatlerce sohbet edip boş oturmaktan sıkılanlar olmuş. Sıkıntılarını giderebilmek için kırıp dökecek, üzerinde ateş yakabilecek bir şeyler aranmış.

İnternet ortamında görmüştüm. Bazı parklarda çekilen fotografların altına uyarılar yazılmış: “Lütfen evinizde beslediğiniz hayvanları başıboş sokağa bırakmayın.”

Aslına bakarsanız bu uyarılar; sokak hayvanları, vahşi hayvanlar dahil tüm hayvanlara yapılabilecek en büyük hakarettir.

Arkadaş sohbetlerinde konuşulan konular üç aşağı beş yukarı aynıdır. Okul anılarıyla başlayan sohbet manita davasıyla devam eder. Spor, daha çok futbol konuşulduktan sonra sıra ülkeyi kurtarmaya gelir. Ülkeye, bazı ortak değerlere sahip çıkabilmek için birilerine küfür etmek yetmez. Mutlaka birilerine haddini bildirmek gerekir. Sohbetler o kadar koyulaşır ki yere atılan çöpler, sigara izmaritleri onları rahatsız etmez. Aynı ortamda bulunmak zorunda kalanların duyduğu argo sözlere, küfürlere karşı koyabilmek yürek ister.

Parklarda saatlerce süren sohbetlerden geriye sadece kırıp dökülenler, bir de çöpler kalır!


Sorumsuzların çekirdek keyfinden geriye kalan…

Uç kısımları kırılmış, tekmelenmiş, kurumaya başlamış…