Türkiye’de eskiden beri devam edip gelen nev-i şahsına münhasır bir seçim kültürü vardır. Seçim dendiğinde insanlarımızın aklına eskiden ne geliyorsa, şimdi yine aynı şeyler gelmektedir. Her şeyden önce, seçmenimizin büyük çoğunluğu, kimseyi darıltmamak düşüncesi ile (oy vermese de)her adaya yeşil ışık yakacaktır. Bu duruma adaylarımız da inanmayacaktır ama, başka da ellerinden gelen bir şey olmayacaktır. Çünkü seçimlerin kimyası böyledir.
Ve sonunda bir aday, bir parti galip gelecek…
Peki ama bu seçilen adayı ve partiyi kim seçmiş olacak dersiniz?..
Seçim sonrası herkes belediye başkanının kendi oyu ile seçildiğini söyleyecektir. Çünkü bugüne kadar yapılan seçimlerde olan budur…
Seçim matematiğinde toplamalar da çıkarmalar da hep farklı olur. Sayın adaylarımız en azından seçim sonunda bunu bizzat görmüş olacaklardır. Çünkü seçim öncesinde kendilerine oy vereceğini söyleyenlerin sayısı ile seçim sonrasında kendilerine oy verdiğini söyleyenlerin sayısını ve kendilerine sandıktan çıkan oyların sayısını hiçbir zaman denkleştiremeyeceklerdir. Bu hesabı bugüne kadar yapabilen hiçbir matematik formülü de bulunabilmiş değildir.
Her çalışmanın bir etiği olduğu gibi, seçimin de kendine özgü bir etiği olmalıdır. Bu etik yapı da hür iradeye saygı anlayışına dayanmalıdır. Her şeye rağmen, seçimler için en büyük teminat ise bağımsız Türk yargısıdır. Milletimiz, demokrasi tarihi boyunca hep bağımsız yargıya güvenmiş ve en stresli seçimlerden bile yüzünün akıyla çıkmıştır.
Milletimiz, ülkemizin her yöresinde sessiz, sakin ve vakar içinde geçecek bir seçim görmek istiyor. Adaylar ve partiler medenice yarışsınlar, ama kimse kimseye çamur atmasın, hakaret etmesin, tabiri caiz ise kimse kimseyi belden aşağı vurmaya çalışmasın. Hele hele, herkesin birbirinin dostu olduğu bu huzurlu şehirde her şey medenice olsun.
Netleşen bilgilere gelince;
2014 seçimlerinde Çorum’da MHP adayı Sayın Ercan Daştan’ın aday olduğu günden itibaren çok yoğun şekilde gözle görülür, takdir toplayan çalışmalar yapması ve güçlü olması,
CHP adayı Sayın Kenan Nuhut’un merkez sağdan gelmesi ile her iki kesimden oy alma olasılığının yüksek olması seçimlere daha da bir heyecan katmıştır.
Saadet Partisi’nin de güçlü bir aday çıkaracağını söyleyen fısıltı gazetesini de eklersek bu heyecan daha da artacaktır.
Mevcut Belediye Başkanı Sayın Muzaffer Külcü’nün hem avantajı hem de dezavantajı vardır. Belediye başkanlığı yaptığı yılların yıpranmışlığı dezavantajı, iktidar partisinin adayı olması ise avantajıdır.
Bu çetin yolda seçmen particiliğin dışında adayın kimliğine, kişiliğine, açıklayacağı projelerin güvenirliğine göre oy verecektir.
Bu zorlu yolda kendisini seçmene iyi anlatan, mesajlarını doğru verebilen aday ipi göğüsleyecektir.
Çorum, içinde yalnızca görkemli bir tarih, eşi bulunmaz doğa güzelliklerini barındıran bir şehir değildir. Her mezhep sakinlerinin yarattığı bir büyük kültürün de adıdır.
Çorum halkı oy verme hakkı ile ilgili söz kendine geldiğinde yapılanları ve yapılmayanları değerlendirmeye alacaktır.
MHP adayı Ercan Daştan o kadar çok seçmene ulaşmış, anlatmak istediklerini o kadar güzel ifade etmiş ki seçime daha 2 ay olmasına rağmen tanımayan yok gibi.
CHP adayı Kenan Nuhut’un Genel müdür olduğu dönemlerde kendisinin bile hatırlayamadığı kişilere yaptığı yardımlardan sadece bir tanesinin gönderdiği mektubun bazı bölümlerini sizinle paylaşıyorum;
“Bir kurumda memur olarak çalışıyordum. Kadro vermedikleri için 4/9 derecede görev yapıyordum. Sizin yanınıza gelerek, memuriyet hayatımda hiç ceza almadığımı, durumumun uygun olmasına rağmen terfi ettirilmediğimi, Türkiye’nin her yerinde çalışacağımı söyledim. Çok yoğun bir program içinde olmanıza rağmen benimle bizzat ilgilendiniz. Gerekli yeri arayarak, yıllarca hakkımın yendiğini,münhal bir kadro verilmesi gerektiğini, bu uygun olmazsa kendi bakanlığınızda tasarruf edeceğinizi söylediniz. Ailemin ve çocuklarımın geleceğini size borçluyum.Siz dürüst, namuslu, onurlu bir insansınız. Siz sağcı-solcu değil iyi bir insansınız. Şimdi emekliyim. CHP’den belediye başkanlığı adayı olmuşsunuz. Gel deyin hemen gelirim. Oda TV sayfasında sizi tesadüfen gördüm. Size fırıldak demişler çok üzüldüm. Lütfen benim bu yazımı ortam olursa paylaşın. Kendim ve ailem adına başarılarınızın devamını diliyorum.”
Çağ değişti, insanlık öldü, dostluk, vefa sözcüklerinin içi boşalmış diyorlar ya…
Yukarıdaki mektubu okuyunca elbette inanası gelmiyor insanın…
Varsın desinler!
Ben,
Parktan geçerken yarın sabah, yine sana gülümseyeceğim sevgili Atam. Çünkü bana bakan gözlerindeki umudu görmeye çok ihtiyacım var.
Her Gününüz Güzel Olsun.