Seçim konuşmalarında çok tehlikeli bir vurgu yapılmakta; mezhep vurgusu...
Oysaki geçmişte çok büyük acılar yaşamış ülkemizde, inanç grupları arasında sıcak yaklaşımlar sağlanması gerekirdi. Ama bilerek veya bilmeyerek bu tehlikeli vurgu yapılmakta.
Siyasetin elbette yaptıklarını ve de yapacaklarını, topluma anlatmakta hakkı vardır. Yaptıklarının halk tarafından onaylanması, yapacaklarına sandıkta onay istemesi siyasetin doğal hakkıdır.
Ancak siyasi rekabette mezhep vurgusu yapmak, tehlikeli bir oluşumun kilometre taşlarını döşemektir.
Her nedense Sayın Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun hem Kürt hem de özellikle Alevi kimliğini sürekli vurgulamakta. 12 Haziran seçimini, Alevi- Sünni ekseni üzerine oturtmaya çalışıyor izlenimi vermekte.
Maalesef ülkemizdeki seçimlerde, genel olarak inanç ve etnik farklılıklar belirleyici davranış olmakta. Bunu olabildiğince tetiklemek, istemeden de olsa büyük bir tehlikenin önünü açmaktır.
Hürriyet'te Sedat Ergin, özellikle bu tehlikenin altını çizmiş ve bir uyarı yapmıştır. Sedat Ergin'den yaptığımız alıntılara baktığımızda bu tehlikeyi paylaşmamak mümkün değildir.
Sayın Başbakan'ın yaptığı konuşmalardan bazı alıntılara bir bakalım.
29 Nisan'da "Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği"nde yaptığı konuşmadan: "Kendisine bir kez daha Hacı Bektaş-ı Veli'nin sözünü hatırlatmak istiyorum. Malum Kılıçdaroğlu da Alevi kültürünün mensubu ama Hacı Bektaş Veli'yi iyi anlamamış, iyi öğrenmemiş. Bir Alevi olarak önce onu iyi anlaması, iyi öğrenmesi lazım."
30 Nisan'da Muş'ta yaptığı konuşmadan: "Biliyoruz ki Sayın Kılıçdaroğlu Alevilik kültürüyle yetişmiş bir insandır. Alevi'dir ancak Hacı Bektaş-ı Veli'ye saygılı olması gerekir. Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor, 'Eline, beline, diline hakim ol' diyor. 'Edep yahu' diyor. Ama bunlarda bu var mı, yok. Nasıl küfrettiklerini duydunuz değil mi?"
4 Mayıs Kastamonu konuşmasından: "Kendisi hani Alevilik kültüründen gelen biridir ya... Hani Alevilik vardır ya kendisinde... Kendisine Hacı Bektaş-ı Veli'yi hatırlattık"
4 Mayıs Amasya konuşmasından: "Kendisi Hacı Bektaş-ı Veli'nin malûm Alevilik kültüründendir ya... Eğer Alevilik Hazreti Ali Keremallahü Veche'yi sevmekse, ben Alevilerden daha çok Aleviyim. Ama bunların yaşamında Hazreti Ali var mı? Hazreti Ali gibi yaşamak var mı? Yok. Hazreti Ali nerede, bunlar nerede..."
Sultanbeyli konuşmasından: "Sayın Kılıçdaroğlu Alevi kültürü ile yetişmiştir. Tunceli'lidir. Hacı Bektaş-ı Veli'ye saygısı varsa; Hacı Bektaş-ı Veli diyor ki, eline, beline, diline sahip ol."
Görünüşte çok iyi niyetlerle söylenmiş uyarıcı sözler gibi olsa da, bu sözlerin arkasında inanç farklılıklarının üzerine bir seçim stratejisi inşa ediliyor gibi...
Oysaki Kılıçdaroğlu'na yapılacak eleştiriler ve verilecek cevaplar, Alevilik vurgusu kullanılmadan da yapılabilirdi.
Bugüne kadar hiç gündeme getirilmemiş Alevi açılımını gündeme getiren, bunun için Alevi çalıştayları düzenlemiş bir yönetimin Başbakanı ağzından, sık sık Alevi vurgulanması çok anlam taşımaktadır.
Buna neden ihtiyaç duyulmaktadır? İstemeden de olsa tehlikeli bir gidişin önü açılmış olunmaz mı?
Diğer bir yönüyle, Kılıçdaroğlu'na vurmak için Alevi olmasını hatırlatarak bazı sözlerin yakışmadığı anlatılmaktadır. Yani Kılıçdaroğlu Sünni olsa idi, yakışmayan sözler yakışmış mı olacaktı? Böyle bir bakışta, Sünni kesimi inciten bir ifade kullanılmış olmaz mı?
Türkiye'nin Güneyinde Irak'ta, Suriye'de özellikle Şii-Sünni, Alevi-Sünni çatışmalarını örgütleyen emperyal politikalara zemin hazırlanmış olunmaz mı?
Çorum, Maraş, Sivas olaylarında görünmeyen güçlerce, inanç farklılıklarının nasıl tetiklendiği ve kullanıldığı bilinmektedir.
Böyle toplumsal olayları yaşamış olan ülkemizde siyaset dilinin, hassasiyet gösteren bu gibi konularda daha birleştirici, daha kaynaştırıcı olması gerekmez mi?
Seçim sürecinin, ayrıştırıcıların öne çıkarıldığı değil birleştiricilerin öne çıkarıldığı bir dönem olması, toplumsal barışa katkı sağlamaz mı?
Halktan sandıkta onay almak için kimliklerin öne çıkarılması, geri dönüşü olmayan tehlikeli bir gidişi tetiklemiş olmaz mı?
Seçime 20 gün kaldı. Hiç olmazsa bu süreçte siyaset, hem halkına hem de ülkesine biraz daha sorumluluk duymalı... Kullanılan dil, biraz daha özenle seçilmeli...