Önce 7 Haziran seçim sonucunun fotoğrafına bir bakalım:
AKP, yüzde 49,9'dan 40,9'a düşmüştür.
CHP, yüzde 25,9'dan 25,0'a düşmüştür.
MHP, yüzde 13,0'dan 16,3'e yükselmiştir.
HDP, yüzde 13,1 ile barajı aşmıştır.
Sonuçta AKP 258, CHP 132, MHP 80, HDP 80 milletvekili çıkarmıştır.
Bu fotoğrafa göre kaybeden AKP ve CHP, kazanan MHP ve HDP olmuştur.
Ve Anadolu'nun doğusunda HDP, ortasında MHP güçlenmiş ve de Anadolu'nun doğusunda yeni bir coğrafya, ortasında yeni bir coğrafya görünür olmuştur.
Yani AKP oyları; Anadolu'nun doğusunda Kürt kimliği ile HDP'ye, ortasında Türk kimliği ile MHP'ye yönelmiştir.
Ancak asıl sorun:
HDP'nin bir Türkiye partisi olabilme ya da Kürt Milliyetçiliğine hapsolmasıdır. Ve de ülkede milliyetçi bir kamplaşmanın önünün açılmasıdır.
***
Geçmişte bu toplum cehaletle suçlanmış, göbeğini kaşıyanlar denilmiş, bidon kafalılar denilmişti. 5 kilo makarnaya, yarım ton kömüre oyunu satan denilmişti.
Bu toplumun, derinden gelen itirazı asla görülmemiş ve de hiçbir zaman itiraz nedenleri sorgulanmamıştı.
Örneğin bu toplum, darbecilerin destekledikleri ve de adres gösterdikleri siyasetlere hep itiraz etmiş, hiçbir zaman oy vermemişti.
İşte 7 Haziran seçiminde:
-Hem Cumhurbaşkanı, hem AKP Genel Başkanı ve hem de Başbakan gibi sahne alan Erdoğan'ın, Kuran'la propagandası işe yaramamıştır.
-Muhalefetin parasal vaatleri işe yaramamıştır.
-Asgari ücret, emekli maaşları, mazot parası vaatleri işe yaramamıştır.
***
Ama bugün seçmen, muhalefet partilerine bir görev yüklemiştir.
Çünkü bu toplum, 7 Haziran seçim sonuçlarına göre:
"Başkanlık Sistemi"ne hayır demiştir.
"Yeni Türkiye" projesine hayır demiştir.
İktidarın İran politikasına, Irak politikasına, özellikle Suriye politikasına hayır demiştir.
Yani bu toplum muhalefete yeşil ışık yakmış, AKP iktidarına "güven oyu" vermemiştir.
Ve de bugüne kadar muhalefetin bakışıyla:
-AKP iktidarı, büyük bir tehlike olarak sunulmuştur.
-İktidarın tüm politikalarına 13 yıl itiraz edilmiştir.
-Hırsız denilmiştir. Hesap soracağız denilmiştir.
O halde muhalefet iktidar olmak zorundadır, iktidardan kaçmak gibi bir lüksü yoktur.
***
Elbette muhalefetin oluşturacağı koalisyonun önüne, bugüne kadar itiraz ettikleri dosyalar konulacaktır. Ya da bir süre sonra konulacaktır.
Bunlardan en önemlisi Kürt sorunu ve çözüm paketidir.
Bugüne kadar itiraz edilen Oslo, İmralı, Kandil ve Dolmabahçe görüşmeleri ile yüz yüze gelinecektir.
Doğudaki provakasyonlarla yüz yüze gelinecektir.
CHP ve MHP, özellikle böyle bir durumun endişesini yaşamaktadır ama, iktidar olarak bu sorunlara bir de iktidar penceresinden bakmalıdır.
***
Seçim sonuçları göstermiştir ki, AKP ve CHP kendini ciddi ciddi bir sorgulamalıdır. Özellikle sosyal demokrat bir siyaset ülkenin üçte birinde nasıl olmaz, sorgulanmalıdır.
Çünkü sosyal demokrat bir siyaset etnik kimlikten beslenmez, inançtan beslenmez, tarikatlardan beslenmez, mezheplerden beslenmez.
Onun besin kaynağı "sosyal demokrasi"dir, sosyal devlet projeleridir.
O halde bu başarısızlığın nedeni masaya yatırılmalı ya da CHP'nin sosyal demokrat kimliği sorgulanmalıdır.
Çünkü doğu illerinde sıfıra inmiştir. Orta Anadolu'da, özellikle muhafazakar kentlerde baraj sınırına kadar inmiştir.
Ve bugün:
-CHP, 2011 seçiminde 33 ilde yokken 2015 seçiminde 37 ilde yoktur.
-MHP, 2011 seçiminde 67 ilde yokken 2015 seçiminde 32 ilde yoktur.
-AKP, 2011 seçiminde 3 ilde yokken 2015 seçiminde 7 ilde yoktur.
***
Sonuç olarak diyebiliriz ki:
-Sürekli dillendirilen yolsuzluklardan hesap sorulacaksa...
-Sürekli itiraz edilen yasalarda yasal düzenlemeler yapılacaksa...
-Artık bu ülke, şu darbe anayasasından kurtulacaksa...
-Ve de eğer Türkiye; iç kavgayla boğuşan, iktidarsız bir Türkiye olmayacaksa...
Muhalefet partileri seçmenin verdiği görevi üslenmeli, iktidar görevini almalıdır. Kırmızı çizgilere iktidar penceresinden bakarak çözüm bulmalıdır.
Yani muhalefet, evelemeyi gevelemeyi bırakmalı ve de iktidar olma korkusunu üzerinden atmalıdır.