24 Haziran tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili seçimlerinin büyük bir olgunluk ile asayiş ve düzen açısından herhangi bir olumsuzluk olmadan, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de ikinci tura kalmadan tamamlanması ülkemizin hayrına olmuştur.

Seçim sonuçlarının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

seçim insanların aklına takılan bazı soru işaretleri bırakır. Bu seçime daha iyi başlayan Akşener’in; seçim gününe yaklaşıldıkça performansının zayıflaması bende, “Gittikçe efeleşen, erkeksi tavrından” kaynaklandığı kanısını uyandırdı.

Türk halkı efeliği sever. Erkek çocuklara “EFE” ismi koyar, ama kız çocukların hanım hanımcık olmalarını ister. Benim aklıma böyle geliyor, ama bu iş bizi aşar. Bu iş, psikolog veya toplum mühendisliği işi.

En iyisi bunu pas geçelim.

* * *

Zaman, zaman tarla kenarına dizilmiş çuvallar dolusu soğan veya patatesin çürümeye terkedildiğini görürdük. Ne olduysa oldu; patates ve soğan birden bire fiyatları eski normal fiyatlarının 3 katına çıktı.

Geçmişte bu konunun düzene sokulmasının zor olduğunu gösteren örnekler yaşadık. 1949-1957 yılları arasında İstanbul’un Vali ve Belediye Başkanı Ord.Prof.Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın; manav önlüğünü kuşanıp domates vs. sattığına tanık olduk. Ayrıca Osmanlı tarihi de bu konuda NARH (yükseltilemeyen fiyat tespiti) sistemi haberleriyle dolu. Bu konunun da çözümü zor. Bizi aşıyor.

* * *

En iyisi yazdıklarından uzmanlığı anlaşılan Avrupa ADD Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan’ın Hürriyet Gazetesi’nin “Yeter Söz Milletin” köşesinde çıkan; Atatürk Havalimanı ile ilgili yayınlanan yazısını sizlerle paylaşarak, bu havalimanının yıkılmasının doğru olmadığını anlatmak istiyorum:

“G7 dünyanın en önemli 7 endüstri ülkesinin, resmi kurallara bağlı olmaksızın oluşturdukları ve gerekli görüldüğünde istişarede bulundukları bir ‘yediler grubu’. Bu gruba dâhil olan 7 endüstri ülkesi, küresel zenginliğin %64’ünü elinde bulundurmaktadır.

TÜİK verilerine göre, İstanbul’un nüfusu 15 milyondan biraz fazladır. (Kayıtdışı nüfus ve hızlı göçle bu sayının 18 milyon olduğu tahmin ediliyor.)

Bu nüfusla İstanbul, dünyanın 130 kadar ülkesini geride bırakıyor.

G7’yi oluşturan ülkelerin en önemli kentlerinden bazılarıyla bir karşılaştırma yapmak kaçınılmazdır. Avrupa ADD Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan bu çalışmayı yapmış, diyor ki:

-PARİS’in kent olarak nüfusu 2.3 milyon ama metropol olarak 12 milyon civarında.

Her yıl en az 20 milyon turiste ev sahipliği yapmaktadır. İki büyük uluslararası havalimanı vardır: Orly ve Charles de Gaulle. Bu iki havalimanının birbirine olan mesafesi 41 km.

-LONDRA’nın nüfusu ise kent olarak 8.5 milyon, metropol olarak 14 milyon. 4 büyük havalimanı var: Heathrow, Gatwick, Stansted, Luton. Bu havalimanlarından Gatwick, ile Heathrow arasındaki mesafe 61 km.

-NEW YORK’un nüfusu da kent olarak 8.5 milyon kadar olup, metropol olarak 20 milyona yakındır. Bu mega kentin de 4 büyük havalimanı vardır; J. F. Kennedy, Newark, Stewart, Laguardia. Ayrıca New York yakınlarında da çok sayıda havalimanı bulunmaktadır.

-İSTANBUL’da şu anda 2 havalimanı var: Atatürk (Avrupa) ve Sabiha Gökçen(Asya). Henüz yapım aşamasında bulunan YHL ile Atatürk Havalimanı arasındaki mesafe de 41 km’dir.

İstanbul için üçüncü bir havalimanına ihtiyaç vardır. Peki, Atatürk Havalimanı’nı yıkmaya gerek var mıdır? Bizce İstanbul metropolüne ilişkin demografik veriler dikkate alındığında, Atatürk Havalimanı varlığını ve işlevini sürdürmelidir. Çünkü hem İstanbul’un nüfusu hem de turist sayısı yerinde sayacak değil ki...

‘Millet bahçesi’ yapma söylemine gelince: Eğer gerçekten bir millet bahçesi isteniyorsa, bunun için havalimanını yıkmaya gerek yok. Çünkü yeşil alan yapılacak yerler betonlaşmayla karşı karşıya bırakılmadan kurtarılmalıdır.”

Sayın Dursun Atılgan çok güzel yazmış. Yeni havalimanına uçakların %70’i, Atatürk havalimanına %30’u iner kalkarsa Atatürk havaalanının yarısı Millet Bahçesi olur.

Ayrıca; trafik oluşumu rahatlar. Örnekleyecek olursak; aynı uçakla gelip, gideceği yer yakın olan kişi 15 dakikada gideceği yere ulaşırsa, yapılmakta olan yeni havaalanına yakın yerde oturan kişi ise 2 saatte ulaşacaktır. Yeni havalimanı devreye alındığında Atatürk havalimanı yıkılırsa yolcuların gideceğe yere ulaşması bu defa tersine dönecektir. İki havaalanının faal olması durumunda ise 2 saat gibi uzun bir zamanda gidilecek yere ulaşılması ortadan kalkıyor, en uzak mesafe 1 saate inmiş oluyor.

Buradaki inceliği anlatmak için çabalamaya gerek yok. Londra ve Newyork 4 havalimanı ile Paris 2 havalimanı ile meseleyi çözme yoluna gittiğine göre doğrunun Londra’da uygulanan şekil olduğu ortaya çıkıyor.

En güzel günler sizlerin olsun.

Not: Sade bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak benim yeni kurulacak hükümete naçizane bir önerim.