Çocuğun gördüğü düştür barış,

Ananın gördüğü düştür barış,

Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir, barış…

Yannis Ritsos

1 Eylül Dünya Barış Günü’nün doğuşuna baktığımızda; 1 Eylül 1939’da Nazi Alman orduları, Polonya’ya saldırarak 20. yüzyılın en kanlı, en kirli savaşını başlatmıştır!

Milyonlarca insanın ölümüne ve sakat kalmasına neden olan bu savaşın başlangıç günü olarak kabul edilen 1 Eylül “Dünya Barış Günü” olarak anılmaktadır...

* * *

Savaş sözcüğü, harflerden oluşan bu tanımdan çok daha öte, derin anlamlar taşır!

Savaş, insan ölümü, yaralanma ya da sakat kalma yanı sıra; aile, yakın, eş-dost yurt-yuva kaybetmek, korku, acı şiddet ve gözyaşı demektir…

Savaş, yalnızca geçmişteki ya da bugünkü acı değil, süreğen etkisiyle sonraki kuşakları da etkileyecek ağır bir sarsıntıdır.

Savaş; ölüm, sakat kalma, açlık, gözyaşı, hüzün, korku, yoksunluk, yoksulluk, şiddet, kimsesizlik vb. demektir.

Savaş, birçok ruhsal bozukluğun tetiklenmesi, saldırganlık ve öldürme dürtüsünün artması, bireyin kendine ve topluma yabancılaşması demektir. Savaş, kadın ve çocuğun cinsel ve fiziksel istismarı, taciz ve tecavüzü demektir.

Bu örseleyici yaşantıların çok uzun süren, sağlıklı gelişmeyi engelleyen ruhsal toplumsal sorunlara yol açtığı bilinmektedir.

Savaşta çocuk olmak; “çocuk olamamak, doğarken ihtiyar olmak, oyuncaksız- oyunsuz olmak, ninnisiz uyumak, topla, tüfekle, tankla oyun kurmak demektir…

Savaş, sadece insanı değil doğa, hayvan, bitki ne varsa, yakıp yok etmekte, uzun yıllar çayır çimen, ot, çalı bile yetişememekte, börtü, böcek, yılan, çıyan canlı yaşamamaktadır.

* * *

Bugün içinde yaşadığımız coğrafya, güzel ama sorunlu bir bölge ne yazık ki!

İbn-i Haldun, “Coğrafya Kaderdir” sözüyle olan bitene yazgı-kader gözüyle bakmış.

uygarlık yolunda bunca gelişmişliğine karşın, bölgemizde yeryüzünün başka yerlerinde de savaş ve çatışmalar devam etmekte.

Coğrafya olarak komşu olduğumuz ülkelerde; etnik, dinsel, mezhepsel vb konular üzerinden her türkü ayrışma ve çatışma içinde yurt ve yuvalarından zorunlu göçlerine tanıklık etmekteyiz…

* * *

Kadın ve çocukların çektikleri ise, insanlığın utanması gereken görüntüler oluşturuyor!

Barış Gülüşlü Kadınlar

Ve…

kadınlar güldüğünde,

güvercinler uçar,

mevsimler değişir,

Karlar erir,

ırmaklar yürür.

doğa yeşiller giyer,

ağaçlar gelin,

Dünya çiçek bahçesi olur.

Ve…

gülünce onlar,

yaratıklar insanlaşır,

savaşlar durur

barışlar gerçek olur!

Savaşlara ne kadar kutsallık ve başka değerler yüklense de, “insanlığın kaybettiği yerde, kazanan olamaz!”

Atatürk, “Yurtta Barış Dünya’da Barış” sözlerini 100 yıl önce belleklere kazıyarak, tüm Dünya’ya bir ‘Barış’ dersi vermiştir!

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde; zor olan savaş değil barıştır!

Çünkü “Barış, insan olmanın yanında, evrensel değerleri içselleştirme ve yoğun emek gerektirir…

Günümüzde, çatışmacı, üstenci, nefret, ayrıştırıcı, buyurgan dile ve nefret ve savaş söylemlerine karşın; “barış isteği cılız bir çığlık değil, ölümü kutsayan anlayışı aşıp geçen, gür bir haykırış olmalı!”

F.Nilüfer Yalçınkaya