Çocukluğumdan beri şarkıları çok severim. Rahmetli babam Mustafa Kemal Özata ile Osmancık dağlarına ava gittiğimizde bazen sözle, bazen ıslıkla hep şarkı söylerdim.

İstanbul Üni. Edebiyat Fakültesi tarih bölümünde okurken (1963-1967) fakültenin koridorlarında da ıslık çalardım. Yine bir gün ıslık çalarken arkamdan gelen birisi “Burası dağ başı mı evladım, neden ıslık çalıp duruyorsun? “ diyerek kulağımı çekti. Bir de baktım Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu... (Sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum) Hemen hocamın elini öperek özür diledim.

Bu olaya tanık olan Kasımpaşa’lı Adil adlı bir arkadaşım “Gel Mehmet seni Üniversite korosuna götüreyim de şu ıslığından kurtulalım” dedi. İşte İstanbul Üniversitesi Korosu şefi sevgili hocam Süheyla Altmışdört ile tanışmam ve musikiye başlamam aynen böyle oldu. (1965 Ocak ayı)

Bu güne kadar binlerce müzisyen, ses sanatçısı ve bestekâr yetiştiren sevgili hocamız Süheyla Altmışdört hanımefendiyi sevgi ve saygıyla anıyor, ellerinden hürmetle öpüyor, kendisine uzun ömürler diliyorum.

Şarkılar vardır neşeli, kıpır kıpır; şarkılar vardır hüzünlü, gözyaşı dolu. Acıyla söylenmiş sözler ya da bestelenmiş ezgiler, bir de öyküsünü biliyorsak daha bir derinden etkiler insanı…

ADA SAHİLLERİNDE BEKLİYORUM

Hep neşeli ortamlarda el çırparak söylenen aşağıdaki türküde aslında Suat Bey ve Şadiye Hanım’ın hüzünlü aşkı anlatılır… Şadiye zengin bir ailenin kızıdır. Suat ise fakir bir gençtir. Kader ikisini bir yaz Ada’da buluşturur ve birbirlerine âşık olurlar. Fakat babası, kızını Suat Bey’e vermek istemez. Kış geldiğinde Şadiye ve ailesi Ada’dan ayrılır. Suat ise Ada’da kalır ve sahilde hep Şadiye’nin ona geleceği günü bekler. Bu arada mektuplarla haberleşmeye devam ederler. Fırtınalı bir akşam Suat bu özleme dayanamaz ve kendini denizin azgın sularına bırakır.

Ertesi sabah, fırtına nedeni ile gelemeyen tekneden Suat’a bir mektup gelir, bu Şadiye’nin mektubudur. Mektupta Şadiye “Suat, babamı nihayet evlenmemize ikna ettim, gelip beni ailemden isteyebilirsiniz.” yazıyordur.

Ada sahillerinde bekliyorum / Her zaman yollarını gözlüyorum

Yârim seni seviyor istiyorum / Beni şâd et Şadiye’m başın için

Nerede o mis gibi leylaklar ? / Sararıp solmak üzere yapraklar

Bana mesken olunca topraklar / Beni şâd et Şadiye’m başın için

GENÇLİĞE VEDA

Yıldırım Gürses bir akşam geç vakit evine dönerken sokakta yaşayan yaşlı bir adama rastlar. Üstünde kendisini ısıtacak bir giysisi bile bulunmayan bu yaşlı adam, çöplerden yaktığı ateşle ısınmaya çalışmaktadır. Yaşlı adamın yüzündeki çizgileri, o an savrulan bir çınar yaprağındaki çizgilere benzeten sanatçı, gençliğin insanın elinden nasıl da hızla kayıp gittiğini ve zamanın asla geri gelmeyecek bir kıymet olduğunu fark eder. İşte bu duygularla şu dizeleri yazar ve daha sonra da besteler

Elveda, elveda gençliğim / Elveda, ey hatıralar

Elveda mesut günlerim, ümit dolu sayfalar.

Yine mevsimler dönecek, yine yapraklar düşecek

Giden gençliğimiz geri gelmeyecek.

Ellerim semaya doğru yalvardım yıllarca

Dursun zaman dönmesin mevsimler

Tanrım, tanrım, bana ümit ver, heyhat…

Elveda, elveda, elveda ah, elveda…

AĞLAR GEZERİM SAHİLİ SANKİ BENİMLESİN

Selim Aru her sabah Samatya sahilinde yürüyüşe çıkar ve bu yürüyüşler sırasında her gün karşılaştığı çok güzel bir genç kız dikkatini çeker. Önceleri tazeliğine hayran olduğu bu kız daha sonraları hayallerini süslemeye başlar şairin.

Günler akıp giderken bir delikanlı belirir kızın yanında Selim Aru, bu delikanlıyı için için kıskanır, yanlarından geçerken Rumca konuştuklarını ve kızın adının Eleni olduğunu öğrenir, Selim Aru buna rağmen her gün kızı görebilmek için sahildeki yürüyüşlerine devam eder ama bir süre sonra Eleni görünmez.

Bir gün, bir hafta, bir ay… Aynı şekilde kızı görebilmek için sahile gider ama nafile, artık o güzel kız yoktur. Hasretini aşağıdaki dizelere döken Selim Aru’nun acı yüklü bu güzel sözlerini Alaaddin Yavaşca üstadımız Hicaz makamında besteler.

Ağlar gezerim sahili sanki benimlesin,

Ay’da yüzün geceyi öpen sularda sesin,

Bilmek istemem, şimdi nerede, nasıl kiminlesin?

Dünya gözümde değil, çünkü sen gönlümdesin… 8/12/21