‘Bir zamanlar develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken’ diye başlayan hikayede, ülkelerden birinde bir kral varmış. Kral altın kaplamalı sarayında pencereden dışarıyı izliyormuş, bir seyyar satıcı avaz avaz bağırıyor, “Armutlarım vaaaar, sulu sulu armutlarım vaaaar” diye.

Halk seyyar satıcının başına toplanmış, kapış kapış armut alıyor.

Kralın armut canı çekmiş, ağzı sulanmış, hemen cebinden içinde 10 adet altın olan bir keseyi vezirine uzatmış.

-Al şu 10 altını bana armut al gel.

Vezir muhafız komutanını çağırmış.

-Al şu 8 altını bana armut al gel.

Muhafız komutanı, bürokratını çağırmış.

-Al şu 6 altını bana armut al gel.

Bürokrat uzmanını çağırmış.

-Al şu 4 altını bana armut al gel.

Uzman saray bekçisini çağırmış.

-Al şu 2 altını bana armut al gel.

Bekçi çıkmış dışarıya, seyyar satıcı bağırıp duruyor, “Armutlarım vaaar sulu sulu”

-Eyyy seyyar satıcı, sen ne bağırıp duruyorsun, burasını han mı sandın? Ceza olarak 5 torba armuta el koyuyorum. Arabanı kurtardığına dua et. Toz ol buralardan.

Seyyar satıcı arabayı kurtardığına sevinip arkasına bakmadan kaçarken, saray bekçisi 5 torba armuda el koyuyor.

-İyi iş becerdik uzmanım 2 altına, al sana 4 torba armut.

Uzman bürokrata dönüyor;

-Al sana 4 altına 3 torba armut.

Bürokrat muhafız komutanına dönüyor;

-Al sana 6 altına 2 torba armut.

Muhafız komutanı, vezire dönüyor;

sana 8 altına 1 torba armut.

Vezir krala dönüyor;

-Buyurun kralım 10 altına 10 adet armut, afiyet olsun efendim.

Kral sarayında oturup düşünmeye başlıyor, armudun tanesi bir altın. Vatandaş armuda hücum ediyor, demek ki vatandaşın durumu çok iyi.

Çağırıyor maliye bakanını “Tez vergiler artırıla ve cümle mallara zam yapıla.”

Sarayın penceresinden bakınca ülkeler böyle görünüyor efendim.