Her şey gelip eğitime dayanıyor sonunda. Eğitimdeki kalite ülkenin geleceğini belirliyor. Eğitim hayata bakış açısını şekillendiriyor.
Kindar ve dindar gençlik yetiştirerek değil, ancak, sanat, bilim, akıl içerikli bir eğitimle çağdaşlık yolunda ilerlenebiliyor.
Son yıllarda eğitim kalitesi bozuldukça, yapılan işlerdeki hatalar da artıyor.
İşler layığına değil yandaşa verildikçe de, ortaya çıkan sonucu görüyoruz işte. Doğa katliamı ve bir yığın hatalı işler.
Ülke genelinde bu böyle olurken ilimizde mi farklı olacak?
Örneğin; Pirbaba Parkı ile Kız Meslek Lisesi arasında yer alan “Sanatçılar Sokağı” buna küçük bir örnek. Fazla düşünülmeden düzenlendiği için orta kısımdaki çiçek tarhları yürümeyi engelleyecek kadar büyük.
Bir sokağın en önemli işlevi, üzerinde rahat yürünebilmesi değil midir? Daha sonra da Sanatçılar Sokağı’nın, adı üstünde, sanat etkinliklerinin rahatça yapılabileceği şekilde düzenlenmesi gerekmez mi?
Bırakın etkinliği, belirttiğimiz gibi, üzerinde rahatça yürünemiyor bile.
Akla uygun olan bu tür düzenlemelerde amaç önce gelir, diğer ayrıntılar sonra.
Valilik binasının (ikinci bina) önceki bahçe düzenlemesinde de böyle bir gariplik vardı.
Bahçe düzenlemesinde, öncelikle caddeden bina girişine direkt ulaşım sağlanıp, bahçenin kalan bölümleri öyle düzenlenir.
İkinci Valilik binasının önceki bahçe düzenlemesinde, bahçenin tam ortasına bir havuz yapılıp, binaya ulaşım bu havuzu iki yanından dolaşarak sağlanmıştı.
Resmi bir binada, insanlar genelde acele iş yaptırdığından, ulaşımın en kısa yoldan sağlanması düşünülmelidir. Ve düzenlemenin de bu düşühce ile yapılması gerekir. (Eski eğitimde bize öğretilen de buydu.)
Neyse ki yenilenen düzenlemede bu hata düzeltildi.
Fakat yazık değil mi bu ülkenin kaynaklarına? Yap-boz ile harcıyoruz. Bu kadar zengin bir ülke miyiz?
Gerçi yapılan saraylarımıza, alınan uçaklara, makam arabalarına bakınca, biz mi yanmış biliyoruz, zengin miyiz yoksa diyoruz.
Sanatçılar Sokağı’nın şimdiki hali ise içler acısı. Tamamen kaderine terkedilmiş durumda.
Dış gezilerde sanatın zirveye çıkarıldığı, sanat eserlerinin turizme açıldığı ve gelir sağlandığı ülkeleri gördükçe, bir de bizim ülkemizdeki bu durumları gördükçe,içimiz acıyor gerçekten.