Allah rahmet eylesin, kendisini 6 gün önce geride bıraktığımız cumartesi günü toprağa verdik. Mekanı cennet olsun. Babamın amcasının torununun oğluydu.

Bu yazıyı hazırlayabilmek için, kendisini tanıyan, onunla ilgili olduğunu düşündüğüm birçok insanla telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Özel bir bilgi gelmedi. Ama telefon görüşmelerimde edindiğim bilgiler birbirinin kopyası gibiydi...

Ancak, oğlu Doçent Dr. Emre Çenesiz'in gönderdiği harika e-mail ile yaptığım görüşmeler de birbiri ile örtüşüyordu. Bu e-maili siz değerli okuyucularım ile paylaşıyorum:

"İlhan Çenesiz, Salim ve Emine Çenesiz’in ilk çocuğu olarak 20 Kasım 1946 tarihinde dünyaya geldi. İlkokulu Gazipaşa İlkokulu, Ortaokul ve Liseyi Çorum Sanat Okulunda tamamladı. Ankara Makine Yüksek Teknikerlik Okulunda yüksek eğitimini sürdürürken aynı zamanda teknik ressam olarak iş hayatına atıldı. Vatani görevini 1972 yılında Mamak Muhabere Okulunda yedek subay olarak yaptı. Yüksek öğrenim ve askerliğini tamamladıktan sonra hayatının yirmi bir yılını geçireceği İskenderun Demir Çelik Fabrikasında çalışmaya başladı.(1974-1995)

Emekli olduktan sonra ata toprağı Çorum’a kırk dokuz yaşında tekrar döndü. Kalorifer kazanlarının kömür yerine toz kömür ile çalışması prensibine dayanan bir makine geliştirdi, patent başvurusunda bulundu.

Toz kömür makinesi doğalgazın olmadığı yıllarda daha ekonomik ve çevreci olması nedeni ile çok talep gördü. Doğalgazın Çorum’a gelmesi ile iş hayatına doğalgaz tesisatçılığı yaparak devam etti. Hayatı boyunca hep çok çalıştı, dürüstlükten asla ödün vermedi.

1972 yılında Sungurlu eşrafından Şerafettin Eftekin’in kızı Adalet Eftekin ile dünya evine girdi. Aslıhan, Emre, Nur adında üç evladı oldu. Ailesi ve çocukları kutsalıydı; sevgisini, merhametini hiçbir koşulda esirgemedi.

Sevgi dolu kocaman bir kalbi vardı, yeri geldi susamış bir köpeğe ayakkabısı ile su verdi, yeri geldi evindeki karıncayı incitmekten imtina etti.

Memleketin ileri gelenlerinden, aynı zamanda akrabamız olan İlhan Çenesiz ile isim-soy isim benzerliğinden kaynaklanan fıkralara konu olabilecek hadiseler yaşandı. Şehirlerarası otobüs yolculuğu esnasında şoförün, kiremit fabrikaları olan İlhan Çenesiz zannederek babama aşırı ilgi-alaka göstermesini keyifle anlattığını anımsıyorum.

Benim yaşadığım ise, güler misin ağlar mısın cinsinden. Babam İlhan Çenesiz cami avlusunda musalla taşında yatarken, bahşiş için orada olduğu her halinden belli iki adam aralarında konuşuyorlar, 'ECE seramiğin sahibi İlhan Çenesiz değilmiş bu, gidelim.'

Ezcümle ,biz babamızı çok sevdik İlhan amca, hakkımız sonuna kadar helaldir.

Sevgilerimizle...

Çocukları Emre,Aslıhan, Nur Çenesiz"

Doçent Dr. Emre Çenesiz'e teşekkür ediyorum. Bir babayı evladından daha iyi kim anlatabilir ki? Allah tekrar rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

* * *

AHLATCI’YA TEBRİK

Haber Gazetesinin 5 Eylül tarihinde manşetine taşıdığı "Bu Gurur Çorum'un" başlıklı haberinde, Sayın Ahmet Ahlatcı'yı, Sayın Cumhurbaşkanımızın Kırgızistan dönüşü döviz artışı ile yaşanan ekonomik sorunlar konusunda görüşlerini almak üzere uçağına davet ettiğini ve Sayın Ahlatcı ile Sayın Cumhurbaşkanımızın baş başa bir saat on dakika gerçekleştirdikleri görüşmenin detaylarından bahsediliyordu.

Yine, gazetenin 9'uncu sayfasında Mehmet Yolyapar'ın, Sayın Ahmet Ahlatcı ile Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmesini kaleme aldığı iç ferahlatıcı yazıya aynen katılıyor ve Sayın Ahlatcı'yı tebrik ediyorum.

Ben de, şehirlerimizin gelişip, serpilmesinin bu tür örnek iş adamları ile mümkün olduğunu düşünenlerdenim. İnşallah örnek olur. Benzer iş adamlarımız da ANKARA ile olumlu ilişki kurarlar.

En güzel günler sizlerin olsun.