“Hayatın doğal akışına uygun” ya da “olmasa da olmuş gibi gerçekçi” bir takım anlatılara, teyit edici bir bulguya ulaşamasak da inanmakta güçlük çekmeyiz. Merhum Demirel’le ilgili olarak yıllardır dillerden düşmeyen anekdot da böyledir; “olmamışsa bile, olmuş gibi” yadırganmayacak türdendir.

Başbakan Demirel’le görüşmeyi bekleyen birkaç ilin heyetleri vardır. Özel Kalem Müdürü durumu ilettiğinde, Demirel, “Çorum heyetini içeri alın, diğerlerini gönderin” der, “Zira, Çorumlular beni ve bütçeyi zora sokacak isteklerde bulunmazlar. Ya memur tayini isterler, ya da birbirlerini şikayet ederler.”

İşte bu!... Olmuş olsa da gerçek, olmuş olmasa da…Çorumlu, hak ettiği yatırım ve hizmetleri istemekte son derece utangaç, çekingen…Haklı istekleri yerine getirilmediği takdirde, siyasi bir tavır geliştirme kararlılığını gösterme cesaretinden de yoksun. Onun için bizim gibi kalemlere, Allah’ın her günü Çorumlu’nun “üvey evlat muamelesi” gördüğünü yazmak kalıyor.

16 Ağustos 2019 Cuma günü “Boğazkale’yi Yozgat’a bağlama hayali kuranlar varmış” dedikten sonra, “Aklınızdan bile geçirmeyin!” tepkisini koyduk. Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın’ın konuya ilişkin tepkisini de, dün “Çorum bölünmez bir bütündür, Hattuşa’yı da kimse koparamaz” başlığıyla verdik.

Böyle bir yola girilmesinin “bardağı taşıran son damla olacağını” belirtirken, elbette boş laflarla bir yere varılmasının mümkün olmayacağını, karşı duruşumuzun içini doldurmamız gerektiğini bilmiyor değiliz. Ve bazı şeyleri çok açık yazmazsak, derin uykulardaki hemşehrilerimizi uyandırmakta geç kalmış olabileceğimizin de bilincindeyiz.

Açıkça, dünyanın en büyük tarih hazinelerinden birine sahip Boğazkale ilçesi, turizmin giderek kan kaybetmesi, ticaretin canlanmaması, turistik tesislerin birer birer kepenk kapatmak zorunda kalması nedeniyle “mutsuz” ve “umutsuz”…Bir başka ilden, “Boğazkale’yi biz ihya ederiz” mesajı geldiğinde, insanların o yöne eğilim göstermelerinden daha tabii ne olabilir?

“Doğalgaz getiririz, yüksek okul açarız, duble yol yaparız, turizmi canlandırırız” diyorlarmış. Hitit uygarlığının başkentine, bütün bunları şimdiye kadar Çorum olarak biz yapmalıydık. Hadi geç kaldık, “bugünden tezi yok” deyip seferber olmanın zamanıdır. Ama her şeyden önce de, her bir Çorumlu’nun beynine, Çorum’un en değerli markası “Hitit”i kazımak zorundayız.

“Kadeş Barış Meydanı”, Hitit uygarlığının başkenti, barış ve kültür kenti; kadın-erkek eşitliğinin, hoşgörünün, inançlara saygının anavatanı olarak Çorum’u, dünya çapında tescil ettirecektir. Bu harika adımın devamını getirelim; “1 milyon turist” hedefimizi önümüze koyup elimizden gelenin çok daha fazlasını yapmak, ekonomide pek çok örneğini verdiğimiz gibi “imkânsızı başarmak” üzere yola koyulalım. Haydi, ne duruyoruz!..