Her köylüden bir tavuk

Eğer köylü verirse

Her köye bir değirmen

Eğer suyu gelirse

Bu gidiş iyi gidiş

Eğer sonu gelirse.

 

 

Sabahın erken saatlerinde bir an önce işyerine gitmek isteyenlerin telaşları yüzlerinden okunuyor. Yol boyunca işyerinin servisini bekleyen işçiler, büyüklerinin ellerinden tutup okul yoluna düşen çocuklar; taşımalı eğitimle köylerden şehre taşınan öğrenciler… Kısacası herkeste aynı düşünce; geç kalmadan okulunda, işyerinde olma telaşı.

Belki onlar diğerlerine göre daha şanslılar. Bu gün de gidebilecekleri bir iş yeri ya da okul var. İşsizlerin emeklilerin sıkıntıları ise daha farklıdır.

Önceleri dikkatimi çekmemişti. Bakırcılar arastasında bazı dükkanların önünde yere atılmış gazeteler vardı. Dikkatli bakınca aynı adı taşıyan gazete olduğunu anladım. Okula gitmeden önce bir bardak çay içecek kadar zamanım vardı. Çay ocağına geldim. O günün tarihini taşıyan farklı bir gazete vardı. Çaycı gazete almak için gazete bayisine gidemediğini söyledi. Masanın üzerindeki gazeteyi ise yaşlı birinin para almadan her gün düzenli olarak getirdiğini söyledi. Sonradan öğrendiğim kadarıyla aynı adı taşıyan gazete Çorum’daki kahvelere, çay ocaklarına parasız olarak dağıtılıyormuş.

Anlayışım kıt olsa da anlayabildiğim kadarıyla bazı gazeteler ücretsiz olarak dağıtılıyor. Bir değil, iki değil, üç değil sayısı belirsiz adları farklı olan gazeteler ücretsiz olarak dağıtılıyor!

Aklımdan çıkmayan bir söz var:  “Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar.” Bir selamı almayanların, bir selamı vermeyenlerin yaşadığı bir ülkede gazeteler sadece ‘ağaya beleş” olarak değil çulsuzlara da neden beleş dağıtılır?

Bu kadarını anladım. Yine de anlamakta zorluk çektiğim bazı ayrıntılar daha var: Birincisi her alana farklı gazeteler dağıtılıyor. Bir başka deyimle Çorum parsellenmiş. Kimse başkasının bölgesine girip bir başkasının tavuğuna “kışt” demiyor.  İkincisi dükkanların önüne bırakılan (gelişi güzel atılan) gazetelerde anlaşılmayan bir karanlık nokta var. Giderken sağda, gelirken solda yer alan dükkanların önüne gazete atılırken aynı sokağın karşı tarafında yer alan dükkanlara gazete verilmiyor. Benim anladığım kadarıyla ayrımcılık yapılıyor. Bir dükkan sahibi bir başka dükkan sahibine karşı kışkırtılıyor!

Hayretler içinde kaldım. Ayıp değil mi, günah değil mi? Gazetenin köküne kıran mı girdi? Bir an önce gazetenin Çorum temsilcisini, o yetmez bölge temsilcisini; o da yetmez bu gazetenin sahibini arayıp yapılan yanlışı düzeltmemiz gerekir.

Yeri gelmişken yerel gazeteleri dağıtan dağıtıcılar gazeteleri kapının altından abonenin adresine bırakır. Eğer bunu yapamazsa abonenin alabileceği bir yere bırakır. Abone gazetesini bulamazsa gazetenin telefonunu açar; gerisini merak edenler yerel gazetelerin kapısını çalsın!

Bazı gazetelerin neden bedava dağıtıldığını anlamak için Arap olmanıza gerek yok. Tirajın yüksek tutulmasının başka yolu yok. Ne kadar ekmek o kadar köfte mantığıyla ne kadar çok tiraj; o kadar çok reklam. Satışı yüksek olan gazetelerin reklam bedelleri daha yüksek!

Geçmişte olduğu gibi her gazetenin ayrı bir patronu yok. Bazı muhteremlerin yayınladığı günlük gazetelerin, dergilerin sayısı belirsizdir. Gazete yönetiminde bulunan birkaç kişiyle birlikte kaleminden kan damlayan az sayıda köşe yazarının maaşları Euro ya da Dolar cinsinden ödenir. O zevat- ı muhteremler Türk lirası olarak maaş almayı kendilerine yakıştıramazlar. Diğer çalışanların aldığı maaşlar ise yok denecek kadar azdır!

Diğer taraftan günümüzde gazete patronları sadece gazetecilik yapmaz. Onların binlerce çalışanı olan sayısız şirketleri vardır. Onların sahip oldukları holdingleri, parayla para kazanmasını bilen uzman elemanları vardır. Ballı ihale olarak nitelendirilen ihaleleri onlar alır.

Al gülüm ver gülüm anlayışı ile çalışırlar. Onlar bazı kişilerin kusurlarını görmezler. O kişiler de onları besler.

Doksanlı yıllarda gazete patronu olan iki işadamı bütün mal varlığını kaybetti. Parayla imanın kimde olduğu bilinmezmiş. Basında yer alan haberlere göre onların sahip oldukları şirketlerin adı sanı duyulmamış yeni sahipleri var.

Bir çark dönüyor. Bu çarkın dışında kalan televizyon kanalları, gazeteler, yayın kuruluşları ciddi anlamda mali sıkıntı çekiyor. Yerel gazetelerin geleceği parlak değil.

Yeri gelmişken kağıt toplayıcılarına bir önerim var: bedava gazete dağıtıcılarının peşi sıra dolaşıp yerlere atılan, kahvehanelere bırakılan gazeteleri toplayıp atık kağıtları işleyen fabrikalara satmış olsalar kebap parasını çıkarmış olurlar.

Ayrıca gazete patronlarına en büyük hizmeti yapmış olurlar. Onlar benim önerim sayesinde dünyada eşi benzeri görülmemiş gazete satışlarını yakalamış olurlar.

Yandan oyna; yandan oyna. Kız halayı yandan oyna.