N. Ziya Bakırcıoğlu, “Şah Beyitler” adlı kitabında; “Bu eser altı yüz yirmi iki sene devam etmiş koskoca Osmanlı İmp.ğunun Divan şiirine duyulan hasretin ifadesidir.

Divan şiiri ruhu, zevki ve idraki besleyen bir hazinedir. Divan şiirinin zorluğu, aslında şiirin zorluğudur. Şiir, bütün soylu sanat gelenekleri gibi hazırlık ister. İncelmiş bir zevk, sanattan zevk alacak bir kültür birikimi ve geniş ufuklar ister.” diyor.

Ben de Divan şiirini çok severim. Köşe yazılarımı Divan şiirinin derin hikmet ve felsefe içeren beyitleri ve dörtlükleriyle süslerim.

Geçen hafta Osmancık ve Çorum’a geldim. Kadim dostum Çorum lisesinden sınıf arkadaşım Avukat Adnan Çırakoğlu, emekli öğretmen Sabri Güngör, Sistem Dersanesi ortağı İbrahim Balaban, öğretmen ve yazar Bahri Güven, yazar Selahattin Aydemir ve Mali Müşavir Salim Koçak beylerle uzun uzun şiir, musıki, felsefe ve edebiyat sohbetleri yaptık.

Koro şefi Enver Leblebici üstadın Eczanesinde, Enver bey ve yeni tanıştığım Çorum Özel Hastanesi Cildiye Uzmanı Dr. Emin Zeki Öztürk’le yaptığımız şiir, şarkı ve müzik söyleşisinin tadı damağımda kaldı.  

Bu vesileyle bu güzel insanlara Divan şiirinin taçlanmış beyitlerini ithaf ediyorum.

Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana,

Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil…(Nef’i)

Ne kendi rahat etti ne verdi halka huzur,

Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehl-i kubur (kabir ehli),,, Leadri                     

Bende Mecnun'dan füzun âşıklık istidadı var,

Aşık-ı sadık benem Mecnun'un yalnız adı var…(Fuzuli)     

Ana rahminden geldik pazara,

Bir kefen aldık girdik mezara…(Yunus Emre)

Doymadım gitti mey-ü mahbuba bu meyhânede,

Bir gözüm sâkide kaldı, bir gözüm peymânede (Yenişehirli Avni)

(mahbub-sevgili, saki= içki sunan güzel, peymane= içki

Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım,

kurbanın olam var mı benim bunda günahım…(Nahifî)

Elbet put olur, öpülen eller, etekler,

Elbet öpen oldukça, olur öptürecekler…(Mithat Cemal Kuntay)

Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…(Kanuni Sultan Süleyman)

Derdim nice bir sinede pinhân iderim ben,

Bir âh ile bu âlemi vîrân iderim ben.

Âh ile komam dilleri zülfünde huzura

Cem'iyyet-i ağyarı perişan iderim ben…(Nef’i)

Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var,

Bitsin hayırlısıyla bu beyhûde sonbahar…(Yahya Kemal Beyatlı)

Bir şulesi var ki şem-i canın,

Fânusuna sığmaz asumanın…(Şeyh Galip)