Dünya ve ahiret hayatımızın kazanılmasında, önümüze çıkan engellerin aşılmasında, çetin hayat problemlerinin çözülmesinde en büyük güvencemiz ve güç kaynağımız sabır ve sebattır.

Bu dünya hayatı cennet değildir. Sefa ile cefa, ihanetle vefa, zorlukla kolaylıkların bir arada bulunduğu, şeytanla meleğin mücadele ettiği, iyilikle kötülüğün yarıştığı bir yerdir.

Onun için büyük başarıların kazanılmasında, acıların, felaketlerin atlatılmasında, bizlerin en büyük dayanağımız, güç kaynağımız sabır, sebat ve çalışmadır.

Sabır: Tahammül, metanet, dayanma gücüdür. Sebat ise; bu gücün sürdürülebilir olmasıdır. İstikrar, kararlılık, sabır ve çalışma ile kazanılır. Sebat ise onun devamlılığının sağlanmasıdır ki, bunların tamamının kaynağı ulu Allah’ın sonsuz güç kaynağıdır. Bu ise azim ve irade ile çalışarak, ulu Allah’ın yardımına sığınarak elde edilmektedir. İnsanın gayreti, Allah’ın yardımıdır.

Bu özelliklere sahip olanlar mutlaka emellerine başarı ile ulaşırlar. Her türlü sıkıntılarından kurtulur, selamete ererler. Bu kabiliyetten ve bu maneviyattan mahrum olanlar, zayıf inançlı, yüce Allah’a güvenme duygusundan yoksun olanlar ise hem dünyada, hem de ebedi ahiret mutluluğundan mahrum kalırlar.

Demek ki sabır ve sebat bu çetin yaşam koşulları karşısında var olma veya yok olma savaşında insanın en güçlü silahıdır.

Zorluklar ve güçlükler karşısında başımıza gelen felaket ne olursa olsun asla ümidinizi yitirmeyiniz. Başarıya giden yolda önünüze çıkan engellerden asla yılmayınız. İyi niyetli işlerinizde size karşı çıkanlara karşı Allah’tan başka kimseden korkmayınız. Sabır, sebat, çalışma azminize güveniniz. Allah’a inanınız, ona dayanınız. Göreceksiniz ki başaramadığınız iş, aşamadığınız engel, çözemediğiniz sorun kalmayacaktır. Çünkü, sabır ilahi güçtür. Sebat, azim, irade ve direnme kuvvetidir. Bunlar ilahi iradenin bizlere yansıması ve imanımızın özüdür. Sabır ve sebat hayatımızın her anında başvuracağımız bir kurtuluş vesilesidir. Allah’ın yardımıdır.

Unutmayınız ki, sabır, ulu Allah’ın emirlerini yerine getirmede, nefsin ve şeytanın bizlere çıkardığı engellerin aşılmasında tembellik, şehvet, şöhret, hilebazlık gibi şeytani duyguların bastırılmasında sabır hepimizin giymesi gereken ve bizi kötülüklerden koruyan ilahi bir zırhtır.

Sabır, insanı hayatta derin üzüntülere boğan, hayatımızı zehir eden, huzurumuzu kaçıran, bizleri strese sokan, aile yuvalarımızı bile dağıtan, bela, kaza, haset, fesat ve musibetlere karşı üzüntüye kapılmadan, akıl mantık ve zekamızı kullanarak bizleri selamete çıkaran en büyük etkendir.

Sabır anlatıldığı ve sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Hayatta en zor iş sabır, sebat ve tahammül, yani dayanma gücüdür. Sabrın önemine dair basit bir örnek sunalım;

Toplum içinde bulunduğunuz bir sırada karşınıza birisi çıksa, ortalıkta hiçbir neden yokken anlayıp dinlemeden, sorup sual etmeden size karşı toplum içinde ağıza alınmayacak, vicdana sığmayacak şekilde, haşa küfür köstek hakarete başlasa, siz ne yaparsınız. Kan beyninize sıçar. Gözünüz kararır, hiçbir şeyi görmez, öfke aklınızı yok eder, deliye dönersiniz. Bu durumda bu dengesiz kişiyi defetmek, hatta onu yok etmek için elinizde her türlü imkanınız var. Ufak bir hareketle hayatınızı ve ahiretinizi yıkmak, ailenizi ve kendinizi mahvetmekle karşı karşıya olsanız, böyle bir durumdan bizi kurtarıp koruyacak tek şey Allah’a sığınarak başvuracağımız tek çare sabırdır. Aksini düşünmek bile felakettir. İşte, burada olgunluk gösterip sabretmek en büyük bir erdemdir.

R.SAV.e “yiğit kimdir” diye sormuşlar, o da Allah’ın sevdiği takva kullarıdır ki, onlar bollukta da, darlıkta da Allah için harcarlar. En öfkeli olduklarında öfkelerini yenerler. Kendilerine kötülük edenleri bile affederler. İşte bunlar Allah’ın en sevgili kullarıdırlar. “Görmez misiniz ki ulu Allah kendine itaat edenin de isyan edenin de ışığını, ısısını, havasını, suyunu ve rızkını kesmiyor. Yani, gerçek pehlivan, yiğit, kahraman öfkesini yenen ve düşmanını bağışlayandır.” buyurmuşlardır.

Evet, patlamak üzere olan bir bombayı pimi koruduğu gibi, sabır da büyük felaketleri önleyen bir tedbirdir.

R.SAV. ne buyurmuş?

“Men sabere zafere” Sabreden zafere ulaşır.

Bir de şu esastır. Acıklı olaylar karşısında ümitsizliğe, yeise kapılmak felaket getirir. Acılar metanetle, sabırla, tahammülle karşılanırsa sıkıntılar tez atlatılır. Matem, ölüyü diriltmez. Ağlamakla feryatla yitik bulunmaz. Sadece acımıza acı katar. Elbette ki insanların kalbi taş değildir. Kalp mahzun olunca gözden yaş gelir. Ama feryat ölüyü diriltmez. Sabırla halledilmeyecek iş yoktur.

Yüce kitabımız Kur’an’da 50’den fazla sabırla ilgili ayet vardır. Bu ayetler insan için sabırın olmazsa olmazı olduğunu anlatması bakımından çok önemlidir.

Bu kutsal ayetlerden bazıları şunlardır:

• Ey kullarım şu dünya hayatında sizleri biraz korku, biraz açlık, mallarınız ve kazançlarınızdan, ürünlerinizden azaltarak sevdiklerinizin canlarını alarak sizleri imtihan ederiz. Bağlılığınızı ve teslimiyetinizi test ederiz. Sabredenlere müjdele ya Muhammed, (SAV.) (Bakara, 153)

• Allah daima sabredenlerle beraberdir. (Bakara 153)

• Andolsun ki, insanlar ziyandadır. Ancak iman edip güzel işler yapanlar insanlara hakkı, doğruyu ve sabrı tavsiye ederler. Güçlüklere sabredenler, müstesna, ziyanda değillerdir. (Asır suresi 3. ayet)

• Sabır, acılı bir ilaçtır. Ama bütün dertlerin devasıdır.

• Su damlalarının mermerleri deldiği gibi, sabır da acıları yok eder.

Bu dünya hayatı, fırtınalı ve azgın dalgalarda denizde yolculuk yapan gemiler gibidir. Bu yolculuğumuzda bizi felaketlerden koruyacak en emin liman sabırdır. Hepimizin hayatında sabretmemiz gereken birçok olaylar vardır. İlerde de olacaktır. Bunları sabır ve tahammülle karşılamamız şarttır. Çünkü çaresi sabırdır. Bunun başka bir yolu yoktur.

-Hz. Muhammed SAV.in sonsuz sabrı,

-Hz. Yusuf’un sabrı. Yusuf suresi5 ve 234

-Hz Eyyüb’ün sabrı. Enbiya 83-84

-Timurleng’in sabrı. Harpte yaralanması.

-Kedinin avını saatlerce sabırla gözlemesi.

SONUÇ:

Hayatımızın her anında karşılaşacağımız her türlü sorunlarımızın çözümünde en önemli etken sabırdır.

Büyük yatırımların arkasında güçlü irade, çalışmak, cesaret ve sabır vardır.

Sabır ince iğne ile kuyu kazmak kadar zordur ama sonu zaferdir.

En yüksek dağları bile aşmanın bir yolu vardır. O da sabır, sebat, azim ve çalışmaktır.