Hz.Muhammed SAV. kendisine peygamberlik geldikten sonra 3 yıl tebliğ görevini gizli yapmış, 3 sene sonra ulu Allah’ın emri ile açıktan tebliğe başlamıştır.

R.SAV. daha kendisine peygamberlik gelmeden 40 sene Mekke’de yaşamış, bu 40 sene içinde Mekke’de ve civarda kendisini bilen ve tanıyanların tamamı ona doğruluğu, dürüstlüğü, güvenilirliği gibi üstün ahlaki vasıfları nedeni ile Elemin (ömründe ağzından bir tek yalan çıkmamış) Mekke halkının bütün ziynetleri onda emanet olan yüksek bir şerefe sahip iken, Allah’tan “İslam’ı apaçık emret ya Muhammed SAV.” emrini alınca; Kabe’de Safa tepesine çıkıyor ve Mekke halkı oraya toplanıyor.

Henüz peygamberliğini açıklamamış olan Allah’ın resulü ne diyecek acaba diyerek Safa tepesinde toplanmışlardı. O sırada Hz. Muhammed SAV. Kureyş ve Mekke halkına şöyle hitap etti: “Ey Kureyş, ey Mekke halkı... 40 senedir sizin içinizdeyim. Bütün hareketlerim, tavır ve davranışlarım size malum benim hakkımda ne düşünürsünüz?” Hep bir ağızdan “sen içimizde en şerefli, en doğru sözlü, ağzından asla yalan çıkmamış –elemin- emanet ehli yüce bir kişisiniz” diye bağırdılar.

“Peki, o zaman bana söyleyiniz. Size şu dağın (Ebu Kubeys Dağı –şimdiki kral sarayının olduğu dağ,) ardında şu vadide Mekke’yi işgale gelen düşman ordusu askerleri var desem ve ansızın burayı basacak ve bütün varlıklarınızı yağma edecekler desem bana inanır mısınız?” Hep bir ağızdan “evet” diye bağırdılar.

“Peki, bana neden inanırsınız?” Cevap verdiler; “Çünkü sen içimizde en doğru sözlü, sağlam, özlü, ağzından asla yalan çıkmamış yüce bir kişisiniz” dediler.

“Öyle ise, ihtar ve ilan ediyorum. Sizin dünya ve ebedi ahiret saadetinizi temin edecek iman ve inanç esaslarını siz ebildiriyorum. Ben bütün kainata Allah’ın emirlerini bildirmek üzere görevlendirilmiş ulu Allah’ın kulu, resulü ve son peygamberiyim. Sizlerin ahiret azabından korunmanız için sizi uyarıcıyım. Bana inanırsanız dünya ve ahiret saadetini, cenneti yakalar, inanmazsanız cehennemin korkunç azabını size hatırlatırım. Cehennemin yakıcı ve şiddeli azabı çok çetindir, bildiririm. Ben bütün insanlığa gönderilmiş olan Allah’ın son resulüyüm. Ey Kureyş halkı, bu dünya fani –geçici- amma baki –ebedi- olan ahiretin kazanılan yeridir. Gördüğünüz ve bildiğiniz gibi hepiniz uyur gibi ölecek, uyanır gibi dirilecek, kabirden kalkıp dünyadaki işlerinizin hesabını vermek için mahşere, arafat meydanında mizanda toplanacaksınız. Neticede, herkes nefes nefes ömrünün hesabını verecek, iyilikleriniz doğruluklarınız, ibadetlerinizin, hayır ve hasenatınızın karşılığını cennet olarak göreceksiniz. Kötü işlerinizin, günahlarınızın cezasını da çekeceksiniz. Allah korusun, inkarın, küfürün, inançsızlığın cezası ise ebedi cehennemdir, ateştir. Sizi uyarıyorum, Allah’ın gazabından, onun sonsuz rahmetine sığının. İmandan ayrılmayın. Allah’a inanın, ona dayanın, ancak ondan yardım dileyin. Çünkü kainatın yegane tek sahibi ve maliki Hz. Allah’tır. Ey insanlar! Allah’ın emrini tutunuz. Nefis ve şeytandan uzak durunuz. Dünyanın geçici, sahte sefasına kanmayınız. Sefası devamlı olan cenneti kazanmaya çalışınız. Dünya ve ahiret için çalışınız. Yarın Hz. Allah bizzat aracısız, perdesiz size şöyle diyecektir; ‘Ey kulum, ben sana akıl-fikir-imkan verdim. Sayamayacağın kadar çok nimetlerimi önüne serdim. Sana hak ve hakikati bildiren resulümü gönderdim. O size tebliğ etmedi mi? Ben sana beden ve ruh verdim. Mal, mülk, evlat, saltanat verdim. Peki sen bana ne getirdin. O zaman kul sağına soluna bakacak, eyvan ömrümü heder etmişim diyecek ve önünde korkunç cehennemi görecektir. Ey insanlar, kendinizi yarım hurma ile bile olsa cehennemden koruyun. Çünkü iyilik, hayır, hasenat, ibadetler cehennemin kilidi, cennetin anahtarıdır. Unutmayın. Şayet bir yarım hurmanız bile yoksa, herkese tebessüm edin, gülün. Tebessüm, gülümseme sadakadır. Kendinizi kurtarınız. Bir hayra en az 10 ile 700 misline kadar sevap verilir. Tanrının bu teşvikinden yararlanınız. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi sizin ve resulünün üzerine olsun’ buyurdular.”

*

Bu hutbe, R.SAV.in ilk hutbesidir. İnanç, iman ve ameli salih güzel amelleri açıklamaktadır. Ulu Allah’ın varlığı, birliği, eşi ve benzerinin olmadığı, bu kainatın tek sahibi ve yaratıcısı olduğu bunca nimetleri insanların önüne serdiği fakat her nimetin bir külfeti olduğu gibi bu nimetlerden sorulacağı, hiç kimsenin ettiğinin yanına kalmayacağı, herkesin amelinin karşılığını mutlaka göreceği, peygamber A.S.in lisanından ulu Allah’ın emirleri olarak bizlere bildirldiği bir hutbesidir. İslam’ı özetlemekte, bizleri uyarmaktadır. Hakikat meydandadır, yol gösterilmiştir. Herkese sonsuz hür irade verilmiştir. Sonucuna katlanmak şartı ile isteyen istediği gibi hareket etmede serbest kılınmıştır. Ne mutlu hakka tabi olana, Hz. Muhammed SAV?in nur yolunu bulana.

Bu hutbe, eski Diyanet işleri Başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki’nin Yeni Hutbeleri adındaki eserinden alınmıştır. Günümüz lisanına uyarlanarak sunulmuştur.