Çorumspor’un dünkü şartlarda maç kazanması imkânsızdı. Öyle de oldu. Kadroyu görür görmez içimi bir umutsuzluk kapladı. Endişelerimde haklı olduğum da maç başladıktan 10 dakika sonra tescillendi.

Bir takım maçı orta sahasıyla kazanır. Eğer orta sahanız yeterli düzeyde üretken değilse hem savunmada hem de hücumda sıkıntı yaşarsınız. Hele bir de zaten zor gol atıyorsanız ve savunma yapmayı beceremiyorsanız o zaman hiç şansınız yok demektir. Bu tezi Çorumspor dün bir kez daha tescilledi. Akhisar ve Güngören’de galibiyeti koruyamayan Çorumspor, dün de aynısını yaptı. Öne geçtiği maçta savunmasında ve kalesinde yaptığı inanılmaz hatalarla sahadan 2-1 yenik ayrıldı. Maç boyunca bir tek bile organize atak geliştiremedi. Maçtan dakikaları okuduğunuzda ve karşılaşmayı ÇRT’den izlediğinizde bunu siz de göreceksiniz. Duran toplarla gol aradı. Bunda da, İskenderun savunmasının bir anlık dalgınlığında Eren’le istediğini elde etti. Sonrasında, sahada ne yaptığını bilen bir tek futbolcu yoktu Çorumspor adına. Konuk takım, Çorumspor’un zaaflarını çok iyi değerlendirip teknik direktörsüz bir galibiyet aldı.

Dünkü maçta da dikkatimi çekti. Çorumspor’da takım ruhu diye bir şey kalmamış. Güngören’de, maç berabere devam ediyor. Adem çıkacak, Ufuk girecek. Adem’in sahayı bir terk edişi var, sanırsınız takım galip. Sonrasında, kulübeye bile uğramadan çekti soyunma odasına gitti. Dün de aynı şeyi Fatih yaptı. Tek fark, Fatih sahayı koşarak terk etti ve kulübeye bile bakmadan soyunma odasının yolunu tuttu. Bu fotoğraflar bile Çorumspor’da bazı değerlerin kaybolduğunu gözler önüne seriyor.

Sonuç itibariyle, Çorumspor sahasında bir yenilgi daha alarak ilk iki şansını bence kaybetti, ilk altı şansını da son derece zora soktu. Yani resmen intihar etti. Oysa son iki haftada skoru koruyabilse bugün Bank Asya 1.Ligi’ne giden yolda en güçlü adaylardan biri olacaktı. Yazık!

Bundan sonra yapılacak şey, bence radikal kararlar alıp en azından ilk altı şansı kaçırılmamalı.