ORUCUNU KASTEN BOZAN ORUÇLUYA KAZA VE KEFFARET GEREKTİREN DURUMLAR NELERDİR VE CEZASI NEDİR?

Yukarıda ifade edildiği gibi oruçlu iken isteyerek özürsüz olarak orucunu bozan, yani yiyen, içen veya cinsel ilişkide bulunanlara kaza ve keffaret, yani 60+1, 60 ceza, 1 kaza gerekir. Bu hususta R.SAV. zamanında olmuş doğru olarak gerçek olarak bize bildiilen ilginç bir olay şöyledir:

Bir gün, Ramazan’da bir kişi R.SAV.e gelerek, “Mahvoldum” diyerek çırpınıyordu. R.SAV. adama; “Seni böyle çırpındıran, mahveden nedir” dedi. O kişi çok yaşlı ve zayıf birisi idi. “Ya resulallah, oruçlu iken eşimle cinsel ilişkide bulundum. Orucumu kasten bozdum. Şimdi ben ne yapacağım” dedi. R.SAV. o kişiye, “büyük bir günah işlemişsin. Bedeli şudur; Evvela bir köle azad etmen bir esiri hürriyetine kavuşturmandır. Bir kölenin bedeli 300 koyun veya 100 deve bedelidir” dedi. Adam, “asla yapamam” dedi. “Buna gücün yetmiyorsa peşpeşe iki ay artı 1 gün, yani 61 gün oruç tutman lazım” dedi. Adam, “tutamam, görüyorsun çok zayıfım (bir deri bir kemik) Ben zayıf iradeliyim de, zaten bu bundan başıma geldi” dedi.

“Peki, öyleyse 60 fakiri sabah ve akşam doyurman gerekir.”

“Buna da imkanım yok” dedi. Bu arada başka birisi R.SAV.e bir sepet dolusu hurma getirdi. R.SAV. adama “al bu sepeti, içindeki hurmaları fakirlere dağıt” dedi.

O kişi, “Allah’a yemin ederim ki bu Medine şehrinde benden başka en fakir birisi yok. Yani bu şehrin en fakiri benim” deyince, R.SAV. “Al bu hurmayı ailenle yiyin” buyurdu. Böylece orucunu kasten bozanlara yapmaları gerekenleri o kişinin şahsında bütün müminlere-oruç tutanlara bildirmiş oldu.

Demek ki, oruçlu bir kişi kasten yeme, içme ve cinsel ilişkide bulunmadan başka bir sebeple orucu bozulursa, sadece kaza gerekir. Ceza gerekmez. Bunun, orucun bozulması halinde kaza mı, ceza mı gerektirdiği ilmihal kitaplarında vardır. Ayrıca internette de var. En iyisi de, bir bilene, yani bilgil ibir hoca efendiye sorulabilir.

Yalnız burada bir hususu açıklamamız gerekir. O da oruçlu iken iğne, aşı yaptırmak nedir? Genel anlamda ağızdan alınan ve direk mideye giden hap, şurup, pastil ve benzeri şeylerin orucu bozduğunda ittifak vrdır. Çünkü bunlar doğrudan mideye inmekte, beslenme amacı taşımaktadır. Diğer konular; göze, kulağa, buruna, yaraya, vücuda akıtılan damla, melhem, ilaç vs bunlar direk mideye gitmedikleri için orucu bozmaz, denmektedir. Ama bilhassa, göz ve burun damlaları mideye inebilir. Dikkat etmelidir.

İğne yaptırmaya gelince; Bu konuda da din bilginleri ihtilaf halindedirler. Kimisi iğnenin her çeşiti vücuda güç verdiği için orucu bozar ve kaza gerekir derken, bazıları da iğnenin direk mide ile bir ilgisi yok diyerek, İmam-ı Ebu Yusuf hazretlerinin görüşünü ve insanların maslahatını yani yararını gözeterek orucu bozmaz demişlerdir. Son zamanlarda da konuyu uzman, hazik, inançlı doktorlara inceleten ve fıkhi yönünü de enine boyuna tetkik eden T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere ve Fetva Kurulu son noktayı koymuş, iğne ve aşı orucu bozmaz fetvasını vermiştir. Yani, hastalık nedeni ile oruçlu iken iğne yaptırmak orucu bozmaz. Fetva budur. Ancak akşam veya sahurda iğne ve ilaç alma imkanı olanlar gündüz oruçlu iken iğne vurdurmayabilirler. Acil durumları var ise orucu tutmazlar. Sonra kaza ederler veya fidyesini fitresini verebilirler.

Orucu bozulan veya Ramazan’da sebepli veya sebepsiz orucunu bozan veya tutmayanların bu oruçlarını sonra kaza etmeleri hususunda alimlerin ittifakı vardır. Bizim mezhebimiz olan İmam-ı Azam hazretlerinin hükmü budur. Bizi bağlayan da budur.

KEFFARET NEDİR, KEFFARET ORUCU NASIL TUTULUR?

Daha evvelden ifade edildiği gibi özürsüz olarak Ramazan orucunu tutmamak büyük günahtır. Bu hususta İslam mezhepleri arasında ittifak vardır. Bir de orucunu tutmak üzere niyet edip gündüz oruçlu iken hastalık, yolculuk, hanımlar için ana hali, lohusalık veya zorunlu sebepler dışında kasten, bilerek orucunu sebepsiz olarak bozan, yiyen kimselere 61 tabir edilen 2 ay peşpeşe hiç bozmadan oruç tutmak cezası + bir gün de kazası olmak üzere oruç tutması farzdır, zorunludur. Bu kişiler ömürleri boyunca bu orucu tutmak zorundadır. Diyelim ki gençliğinde birkaç kez orucunu kasten, bilerek bozan bir kişi, 80 yaşına geldi ama bu oruçlarının keffaretini tutmadı, günahkar olmakla beraber gücü yeterse tutar, bedeni gücü yetmezse bir fakiri sabah akşam doyuracak kadar bir bedeli fakire verir veya 61 fakiri günlük doyurur. Buna keffaret orucu denir.

FİDYE: Oruç tutmaya gücü bedenen, sıhhaten yetmeyenlerin zaruretleri nedeni ile tutamadıkları her gn için verecekleri bedele Fidye denir ki, miktarı bir Fitre’dir. Bugün için en fakir birisi için en az 30 TL’dir. Fakat bunun aslı da bir fakirin sabah ve akşam doyurulmasıdır. Orucunu tutamayan kimsenin mali gücüne göre belirlenir. 30 TL.den başlar, günlük 50-100-150 vs gider. Bunun da sebebi mali güçtür. Bu miktarlar arpa, buğday, hurma, üzüm vs.nin belli bir miktarına göre elirlenmektedir.

(SÜRECEK)