Ağabeyim İlhan Çenesiz’in Demokrat Turhal gazetesinde yayınlanan ramazanla ilgili hoşuma giden ve benim de düşüncelerimi yansıtan bir yazısını siz okuyucularımla paylaşmak istedim:

 

 

RAMAZAN GELDİ, VAİZLERİMİZ VE HOCALARIMIZDAN BİR RİCAM VAR

 

Küskünleri barıştıran, insanların kalplerini temizleyip ıslah eden Ramazan’ın bütün yurttaşlarımıza hayır getirmesi dileği ile başlayalım yazımıza.

Önce; tereciye tere satmak gibi bir niyetimizin olmadığını belirteyim. Ayrıca dini konularda satılacak tere de yok bizde.

“Bir Kulhüvallahü bilirim surelerden, bir de Ya Rabbi Şükür demeyi doyunca” diyecek kadar sığ bilgiye sahip olduğumu itiraf etmeliyim.

Ezbere bildiğim sureler; namaz kılmayı idare edecek kadardır. Ayrıca surelerde yanlışlarımın olmadığını da iddia edemem.

*     *     *

Böylece kendimi tanıttıktan sonra; vaiz ve hocalarımızdan isteğimi, “Din adamı gibi konuşmak yerine, halk gibi konuşmalarını rica etmek” şeklinde özetleyebilirim.

En fazla takıldığım ayrıntı; Peygamber Efendimizden (SAV) söz ederken “Resul-i Ekrem” denilmesi gibi edebiyat yüklü ifadedir.

Resul    : Kendisine kitap indirilen peygamber.

Nebi    : Peygamber.

Ekrem  : Cenab-ı Allah’ın sıfatlarından biri.

Resul-i Ekrem : Cenab-ı Allah’ın Peygamberi.

Din adamlarımız için çok basit görünen bu bilgiler; halkımızın büyük çoğunluğu tarafından bilinmemektedir. “Halk gibi konuşmak” ifadesini bunun için kullanıyorum. Cemaat arasında test yapılsa, Resul-i Ekrem’in Peygamber efendimiz olduğunu bilenlerin sayısı yarıyı bulmaz.

Anlatmak istediğimin en iyi örneği Yunus Emre’dir.

Şiirlerinin dili çok sade ve anlaşılır olduğu için, 700 senedir şiir ve ilahi olarak dilden dile dolaşmaktadır.

700 senelik zaman içinde nice dev şairler gelip geçmiştir.

Devrinin en büyük şairlerinden günümüze kadar gelebilen birkaç örnek verirsek;

Fuzuli; “Selam verdim, rüşvet değildir deyu almadılar.”

Baki; “Baki kalan bu kubbede, bir hoş seda imiş.”

Kanuni; “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” demişlerdir.

Bu örneklerden başka zamanımıza gelen, halkımızın bildiği şiirleri yoktur. Bunların da bilinmesinin sebebi “halk gibi söylenmiş” olmalarıdır.

*     *     *

Aslında benim lafı uzatmama hiç gerek yok. Bu husus yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in İbrahim suresi 4.ayetinde mealen: “Biz her peygamberi, kendi milletinin, içinde bulunduğu topluluğun lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice anlatsın” denilmekte; anlaşılır olmanın önemi vurgulanmış olmaktadır.

Sürç-i lisan ettikse affola.

En güzel günler sizlerin olsun.” İlhan ÇENESİZ ([email protected]) 

Saygı ve sevgilerimle.