1893 doğumlu Rahmetli Mustafa Tütüncü' nün anılarını, Sayın Abdülkadir Ozulu ilginç bir kitap haline getirmiş. Ülkemize kazandırdığı birçok değeri bu katkısı ile daha da zenginleştirmiş.

2006 yılında basılan kitabı yeni okudum. Okumayı bitirdiğimde; okullarda tarih dersi olarak okuduğumuz bilgilerin çok yüzeysel olduğu kanısına vardım.

Rahmetli Mustafa Tütüncü yedi sene askerlik yapmış. Bu yedi senenin son üç senesini Hindistan'ın doğusunda kalan Birmanya'da İngilizlerin elinde tutsak olarak geçirmiş, önemli ve değerli bir gazimiz oluyor.

Taş mağazanın önünde otururken zaman zaman görmüş olmam gereken, birinci dünya savaşının, kahredici zorluklarını çekmiş olan saygın insanın anılarını okuyunca gıyaben tanımış oluyorum ve yüce Atatürk'ün, "YURT TA SULH, CİHANDA SULH" demeye hangi merhalelerden geçerek ulaştığını iyi anlıyorum.

Çanakkale savaşlarının ihtişamı; Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer savaşlarını gölgede bıraktığı için fazla işlenememiş.

En basiti, biz aile olarak kendi dedemin (Annemin babası) Çanakkale savaşlarında askerliği sırasında; hastalanarak eceli ile öldüğü için, dedemizi Çanakkale Şehidi olarak hiç düşünmedik. Dayım da aynı zamanda Romanya'da asker. Yani baba - oğul ikisi de silah altında. Küçük kardeş kolera salgınında 17 yaşında vefat etmiş. Evde hiç erkek kalmamış.

* * *

Sayın Mustafa Tütüncü Suriye, Irak cephelerinde savaşmış ve esir düşmüş. Anılarını yazmakla; önemli bir hizmette bulunmuştur.

Kitapta gün ve ay belirten tarihler yok. 1915 yılı evden çıkış. 1916 yılı trene biniş, 1922 eve dönüş gibi bilgiler var.

Esir kampından 1500 kişinin sevkinin yapıldığı ve 1800 kişi kaldıkları yönünde esir sayısı bilgileri var.

Falih Rıfkı Atay'ın, "Ateş ve Güneş" ayrıca "Zeytindağı" isimli eserleri okunduğu zaman Mustafa Tütüncü' nün anılarının kokularını alıyorsunuz. Hele her ikisinin de Araplara bakış açısı, onların güvenilmezliği, karakter yapısı bozukluğu öyle benzer anlatılıyor ki, aynı insanın yazılarını okumuş gibi oluyorsunuz. Rahmetli Tütüncü; "Araplarda, Müslümanlık, merhamet, vicdan görmedim" diyor.

* * *

Oğuz Leblebicioğlu, "Hoş Seda" isimli anılarını kaleme aldığı kitabının başında:

"Ömrümüz anılardan ibarettir. Ömrü ileriye doğru uzatmak pek elimizde olmadığına göre, kendimizi maziye verip uzun yaşamalıyız. YAHYA KEMAL"

"Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır. ANDRE GİDE" gibi üstatların anı yazmanın önemini anlatan ifadeler kullanmış.

Rahmetli Gazi Mustafa Tütüncü' nün anılarını okuduğum zaman; anı yazmayı üstatların anlattığı gibi, "Ömür Uzatma" vs. den ibaret olmayıp bir kısım tarihi gerçekleri yazıya dökerek yaşamasını sağlamak olduğunu anladım.

Yeni tanıştığımız Prof.Dr. Ali Çelik'ten önemli bilgiler aldım ve anılarımı yazmam konusunda ısrarla, "Yaşınız hayli ilerlemiş, gazetede köşeniz de var. Birikimleriniz ziyan olursa üzülürüm. Anılarınızı mutlaka yazın. Oradaki olaylar ve bilgilerin insanlara faydalı olması kesindir" şeklinde sözleri oldu.

Niyetlendim. Ama becerebilir miyim, bilmiyorum.

En güzel günler sizlerin olsun.

NOT: Çorum Belediyesi’nin; Mustafa Tütüncü' nün, "Hatıra Defterimdir" isimli 90 sahifelik kitabını yeniden bastırıp çoğaltması çok faydalı olacaktır. Sayın Başkan’dan rica ediyoruz.