Pazar günü protokolden sahaya ve tribüne atlamak gibi Türk futbolunda yeni bir akım başladı.

Önce TFF 2.Lig Beyaz Grup maçında Çorum F.K. Başkan Yardımcısı, devamında ise Süper Lig maçında Fenerbahçe Başkanı…

İkisinde de vücut dili aynı ama eylemler farklı.

Biri koşar adım diğer ise yürüyerek taraftara gitti.

Ondan sonrası sen sağ ben selamet!

Fenerbahçe ve Çorum FK gibi milyonlara ve binlere mal olan kulüplerin tepesindeki insanların uyguladığı her eylem kendilerine ve kulüplerine zarar olarak geri döner.

Nihayetinde müşteri (taraftar) her zaman haklıdır.

Müşteriye sunulan ürünün beğenilme oranı yüzde 50’dir.

Çok iyi bir ürün sunsan dahi damak zevki farklı olanlar her zaman olacaktır.

Bu damak zevki farklı olanların da ürünü beğenmemesi sonucu verdiği tepkiyi de sineye, hatta ciğerine çekmek zorundasındır!

Kaldı ki müşterinin verdiği tepki sadece istifa seslerinden ibaret ise.

Pazar günü Türk futbolunda uygulanmaya başlanan “ protokolden atlamak” akımını şiddetle kınıyor. Bir daha bu akımın uygulanmaması adına protokol tribünün önüne ağ yapılmasını yetkililerden rica ediyorum.

Gelelim maça…

Başkent Akademi yenilgisinin ardından “ya herro, ya merro” diyerek çıkılan Hacettepe maçında sonuç yine değişmedi.

Futbolcuların panik halinde rakip kaleye saldırması.

Hata yaparak kaybedilen topu tekrardan kazanıyım derken ikinci kez hata yapıp kalende gol ile sonuçlanması.

Fatih Şerifoğlu’nun oyuna girdikten sonra kaleye çektiği her şutu rakibe isabet ettirmesi.

Mikail’in ayağının ucu ile dokunsa fileler ile buluşacak topu, abanarak direğe nişanlaması.

Kaleci Onur’un top kendine geldiği zamanda ki vücut dilinin hata yapacak izlenimi vermesi.

Hepsi psikolojik baskının meyvesi.

Bu baskı altında futbolcuların özellikle Çorum’da maç kazanması da bundan sonra zor görünüyor.

Kalan haftalarda yönetiminde, taraftarında artık taktiğini değiştirmesi gerekiyor.

Bundan sonra maçlara “ya herro, ya merro” diyerek değil de, “saldım çayıra mevlam kayıra” diyerek çıkılsın.

Bir maç kaybedildiği zaman dünyanın sonu değil de, başlangıcı olduğu anlatılsın.

Her sene şampiyon olmak gibi bir kuralın olmadığı, bu sezon ligde kalmanın da başarı sayıldığı kulaktan kulağa fısıldansın.

Nasıl maç kazanıldığı zaman “Burası da Çorum bundan sonra buradan çıkış yok” şarkısı çalıyorsa, kaybedildiği zaman da “yıkılmadım ayaktayım” şarkısı çalınsın.

Olmaz mı?

Birde böyle deneyelim bence!

Belki o zaman bu sezon şampiyon olunmaz ama yeni sezonlarda nice şampiyonluklar yaşayabiliriz…

Hem o zaman taraftarda istifa demez, Başkan Yardımcısı da protokolden atlama gereği de duymaz!

Denemekte fayda var.