İran’lı Müslüman sosyolog Ali Şeriati’nin (1933-1977) çok beğendiğim güzel bir sözüyle yazıma başlamak istiyorum.

“Okuyun, çünkü mürekkebin akmadığı her yerde kan akıyor.”

Ortadoğu her çağda korkunç bir kargaşa içinde yaşamış. Hiçbir zaman sulh ve sükun Ortadoğu’da hakim olmamış. Bir Fransız filozof Ortadoğu halkları için

“Araplar yalnızca kendi aralarında anlaşma yapmamak üzere anlaşmışlardır.” der. 

Çok doğru bir tespit. Acı olan, bizim de bu kanlı coğrafyaya komşu olmamızdır.

Pir Sultan Abdal Sivas’ın Yıldızeli kasabasına bağlı Banaz köyünde doğdu.

Asıl adı Koca Haydar’dır. Tekke ve medrese kültürü almış Alevilerce bilinen en büyük yedi ozandan biridir. Hızır adlı biri Pir Sultan’ın yanında yedi yıl hizmet etmiş. Daha sonra Paşa olup Sivas’a Vali olarak gelmiş. Pir Sultan’ı ayağına çağırmış, ikramda bulunmuş, ama Pir Sultan ikramı geri çevirdiği için Hızır Paşa Pir Sultan’ı astırmış.

Pir Sultan Abdal okumuş, yazmış ve kemâle ermiş Allah’ın seçkin kullarından birisidir. Şiirlerinde yaşadığı dönemin çirkinliklerinden kesitler sunar.

Ceyhun Atıf Kansu (1919-1978) Pir Sultan Abdal için şöyle bir dörtlük yazmış:

Tanrı bir güldür açar insanda / Tanrı bir dildir söyler insanda,

Bir eldir uzanır seher vaktinde / Tutar sımsıcak insan elini,

Bir el bir ele, bir el bütün ellere…

Hasan Hüseyin (1927-1984) “Ağlasun Ayşafağı” adlı şiirinde Pir Sultan’ı şöyle anar.

Ben değilim bunu diyen, / Beni de var bir söyleten,

“İrençberler hoşca tutun öküzü” / Demiş bizim Pir Sultan,

O Türkmen kocası ki, sallamış çağımızı,

Kavak dalı sallar gibi taa on altıncı yüzyıldan…

Ahmet Arif ( 1927-1991)“Otuz üç kurşun “ adlı şiirinde Pir Sultan’a gönderide bulunur.

Sivas ellerinde sazım çalınır, / Çamlıbeller bölük bölük bölünür,

Yardan ayrılmışam bağrım delinir, / Katip arzuhalim yaz yare böyle…

Daha sonra şöyle devam eder;

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz, / Rivayet salınır belki,

Gül memeler değil, / Domdom kurşunu paramparça ağzımdaki..

Pir Sultan Abdal, “Niçin gitmez Yıldız dağı dumanın” diyerek Yıldız dağıyla söyleşir.

Adım Yıldız dağı yücedir başım, / Koca Pir’im bundan gitmez dumanım,

Ağulanmış suyum acıdır aşım, /   Koca Pir’im bundan gitmez dumanım,

Nezir Bilik, (1966) “İnsan makamı” adlı şiirinde Pir Sultan Abdal’ı şöyle anar.

İnsanların aşkla yoğrulmuş mayası,

Bütün insanlar aşkla yaşar dünyada,

Sivas ilinde Pir Sultan Abdal gibi,

Toros dağlarında Karacaoğlan gibi,

Konya ovasında Mevlana gibi,

Karaman diyarında Yunus gibi,

İnsan makamında duaya geldim,

Enbiya diyarı Urfam’da Halilürrahman makamında,

İnsan makamını nakarat etmeye geldim.

Allah’ın sevgili ama bahtsız kulu Pir Sultan Abtal, zamana, mekâna ve yaşanan çirkinliklere isyan ederek başına gelen olayları şöyle özetlemiş.

Uyur iken uyardılar / Diriye saydılar bizi,

Koyun olduk ses anladık, / Sürüye saydılar bizi..

Pir Sultan Abdal başka bir dörtlüğünde halini, ahvalini şöyle anlatıyor.

Pir Sultan Abdal’ım gözümün yaşı, / Ağlarım bulunmaz derdimin eşi,

Çıktı elden çıktı mahlukun başı, / Kimseye gizli sır açılmaz oldu…