İslam dünyası ile Batı arasında yükselen öfke, radikal örgütlerce kanlı bir gösteriye dönüşmüştür. 13 Kasım Paris Katliamı, bunun yeni bir göstergesi olmuştur. Ama öncelikle daha önce yaşanmış iki Paris katliamı ile ilgili yazımı, bir kez daha sunmak istedim.
***
Fransa'nın hatta Avrupa'nın 11 Eylül'ü denilmişti Paris Katliamına.
2015'in 7 Ocak günü Paris'te, Fransa'nın önemli bir mizah dergisi olan Charlie Hebdo dergisine saldırılmış, çoğu karikatürist 12 kişi ölmüştü.
Katliamı yapanlar Cezayir asıllı, Fransız vatandaşı, Paris doğumlu müslüman iki kardeş idi.
İslam'ı hırpalar ve aşağılar olarak görülen ve 2 yıl önce yayınlanmış Hz.Muhammed karikatürleri, katliam nedeni olarak servis edildi.
Ve bu katliama:
İslami bakanlar, gerçek islam bu değil dedi.
İslam karşıtı bakanlar, gerçek islam bu dedi.
Ve de bütün dünyada nefret uyandıran bu katliam; 11 Ocak Pazar günü Paris'te 50'ye yakın ülke liderinin ve 1,5 milyon insanın katıldığı büyük bir mitingle kınandı.
***
Gönül isterdi ki, bu kınama:
-Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de yapılan katliamlara...
-Musul ve Kerkük'te yapılan katliamlara...
-Ve de Filistin'de Filistinli çocukları, Gazze'de Gazze halkını katleden İsrail'e karşı da olsa idi.
Ama olmadı...
Paris katliamından iki gün önce Nijerya'da, 2 bin kişinin katledildiği daha korkunç bir katliam yaşanmıştı.
Bugün Fransa'daki katliama ağlayanların, bu katliamdan haberi bile olmadı.
Elbette ki, bu saldırı ve yapılan bu katliam büyük bir insanlık suçudur.
Ancak başta Avrupa olmak üzere, dünyadaki bu ikiyüzlülük de artık görülür olmalıdır.
***
Peki, bu saldırılar neden olmakta? Neden bu İslamcı radikaller, hem kendi ülkesinde hem de Avrupa'da terör yapmakta ya da yaptırılmakta?
-Bu; birikmiş bir öfkenin, birikmiş bir kin ve nefretin şiddete dönüşümü müdür?
-Bu; birikmiş bir öfkenin, bir itirazın, İslam elbisesi ile dışa vurumu mudur?
Herhalde sorgulanması gereken bu idi. Avrupa'nın, tüm küresel güçlerin ve de İslam Dünyası'nın sorgulaması gereken bu idi.
Ama olmadı, sorgulanmadı...
***
Bugün 1,5 milyarlık İslam Dünyası, Batı tarafından kuşatılmıştır. Daha açık bir ifadeyle sömürgeleştirilmiştir.
Elbette Batı olarak ifade edilen güç, emperyal küresel güçlerdir.
-İslam ülkelerinin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, bu güçlerin elindedir.
-İslam ülkelerinin finans kaynakları, bu güçlerin kontrolündedir.
-Ve de İslam ülkelerinin siyaseti bu güçlerin denetimindedir.
Yani kuşatılmıştır İslam Dünyası...
-İşte bu kuşatılmışlığa karşı yükselen öfke, bugün radikal akımlara ve intikamcı akımlara dönüşür olmuştur.
-Öyleki bu öfke; soğuk savaş döneminde, Batı tarafından Sosyalist Sistem'e karşı bir savunma hattı olarak kullanılmış idi.
Ama bugün Sosyalist Sistem yoktur.
Nitekim Sovyetlerin dağılmasıyla ABD önderliğindeki Küresel Güç; Afganistan'ı, Irak'ı, Libya ve Suriye'yi tarumar etmiş, bu öfkeyi içinde taşıyan İslam referanslı onlarca örgüt türemiştir.
Öyle ki, Ortadoğu örgüt üreten, terör yaratan merkeze dönüşmüştür.
Toplumdaki algı, bu örgütlerin arkasında Batılı güçlerin olduğudur. Silahlandırıldığı, Ortadoğu'nun ve genelde İslam Dünyası'nın yeniden dizayn edilmesinde kullanıldığıdır.
Batı, terör karşıtı bir dünya kamuoyu yaratmak istiyorsa, öncelikle bu algıyı yok etmelidir.
***
Eğer:
-İki kardeşin otomatik silahlarla yüksek düzeyde korunan bir binaya girebilmesi...
-Özellikle kimliklerin, araba içinde açık olarak unutulur olması...
-Sağ yakalanıp sorgulanması gerekirken, kıstırıldığı halde öldürülmesi...
Yani bu saldırı, Filistin'i tanıyabilirim diyen Fransa'ya karşı stratejik bir kurgu değilse...
Fransa'nın Sosyalist Cumhurbaşkanı önderliğinde düzenlenmiş demokrasi yürüyüşünün verdiği görüntü, bugün teröre karşı bir umut ışığı olacaktır.
Ve de eğer timsah gözyaşları değilse dökülen gözyaşları, tüm katliamlara karşı bu ses yükselir, bu görüntü yaşanır olacaktır.
***
Paris'te çok büyük ve de çok kanlı bir katliam daha yaşanmıştı. Yani yarınki yazının konusu olan katliam...