Emperyalizm daha kolay yutmak için küçük parçalara bölüyor dünyayı.

Kapitalist sistem kaçınılmaz krizlerini aşmak, uluslar arası şirketlere yeni pazarlar sağlamak, tam anlamıyla boyun eğdiremediği ve yeterince sömüremediği ülke yönetimlerini alaşağı etmek için gözü dönmüş bir canavar gibi saldırıyor hiçbir insani değeri umursamadan…

*      *      *

Yugoslavya’ dan kaç devlet çıktı? Ya Çekoslovakya, Lübnan, Filistin, Irak vb…

*      *      *

Arap Baharı ülkeleri… Mısır, Libya, Tunus ve diğerleri…

*      *      *

Şimdi Suriye… Kaç lokmaya bölünmek isteniyor? Şii, Sünni ve Kürt…

*      *      *

Sırada İran var. Daha sonra neresi acaba… Arabistan mı? Krallar, Şeyhler, Sultanlar, Emirler… Onlar mı? Onlar istendiğinden fazlasını sunuyorlar Emperyalizmin sofrasına…

*      *      *

Hani on yıllardır çağdışı kurallarla ülkelerini yöneten iktidarların zulmüne baş kaldırmak olarak yorumlanıyordu isyanlar… Hani insanca, çağdaş yönetimlerin gelmesi için destekleniyordu isyancılar…

Kralların saltanatları neden hâlâ devam ediyor?

*      *      *

Bunlar Emperyalizmin sömürü yalanları… Krizleri bir süre daha erteleyerek nefes darlığına yakalanmış sisteme oksijen verme çabaları… Halkların iktidarlarca ezilmesi hiç umurunda değil büyük sermayenin… İktidarda hangi dinsel ve sosyal kategoriye mensup insanların olduğu da… Emperyalistler bakracı uzattıklarında hiç itiraz etmeden bacaklarını açıp sağılmayı beklesinler yeter ki…

*      *      *

Peki, sıra bize ne zaman gelecek acaba?

Biz zaten paramparçayız… Bakmayın medyanın ülke ekonomisine, ileri demokrasimize methiyeler düzmesine… İktidarın Belediye Başkanlarının adım başı bilboardlar dikip iktidara övgüler yağdırmasına… Akşamdan sabaha köşeleri dönenlerin, kayıklarını dolduranların minnet borçlarını ödeme yöntemleri bunlar ve sömürülerinin devamını sağlama amaçlı sadakat gösterileri…

*      *      *

Devletin bütün kurumları iktidarın denetimine geçmiş, sosyal kesimler arasındaki çizgiler gittikçe derinleşmekte… Her şey yandaş olan, olmayan diye kategorileştirilmiş ve buna göre muamele görür olmuş… Patronlar, TÜSİAD- MÜSİAD diye bölünmüş, giyeceklerini, takılarını, aksesuarlarını Avrupa’dan akıl almaz meblağlar ödeyerek alan ama fakir, fukara edebiyatını, din, iman söylemlerini de dilinden düşürmeyen yeni, (sözde) muhafazakar burjuvalar yaratılmıştır…

*      *      *

İktidar yanlısı, iktidarı ve patronları zorlamayacak dinsel, şükürcü, tevekkülcü kadrolara sendikalar kurdurularak çalışanlar, iktidar ya da muhalefet yanlısı olarak parçalanmıştır...

*      *      *

Sınavlarda cemaat yanlılarına soruların verildiği iddialarıyla öğrenciler, öğretmen ve memur adayları parçalanmıştır…

*      *      *

Gençlik; dindar, dindar olmayan diye kategorileştirilerek bölünme tohumları atılmıştır… Ordu, Yargıçlar, bilim adamları, üniversiteler, mahkemeler, yazarlar, şairler, sanatçılar ha keza…

*      *      *

Ramazanla birlikte Alevi Yurttaşlara karşı linç girişimleri yoğunlaşmış ve yetkililerden ciddi tepkiler gelmediği gibi bu tür olaylara cür- et edenleri yüreklendirecek, olayları küçümseyen demeçler verilmiştir… Yine (Maraş’ ta, Çorum’da, Sivas’ta olduğu gibi) Alevi Yurttaşların kapılarına işaret konularak, ölüm tehdidi içeren mektuplar bırakılarak halkların arasındaki kardeşlik bağlarının zayıflamasına, güven ortamının zedelenmesine karşı ciddi önlemler almak yerine ( geçmişte yaşanan olaylar hiç olmamış gibi) münferit olarak değerlendirilmiş ve insan yakıcılar, çıkarılan yasalarla serbest bırakılmıştır…

Benim de anlayamadığım çıkan yasalardan hep aynı siyasetten ya da ona yakın siyasetten olanların yararlanması… Hizbullahçılar, Madımak Canileri, Hırant Dink davasında yargılananlar, yedi TİP’li gencin katilleri…

*      *      *

Ülkede durum böyleyken Emperyalistlerin eğer diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’ yi de küçük lokmalara bölme planları varsa ki vardır, kendi içinde paramparça olmuş bir ülkenin sonunu düşünmek bile ürpertici…