Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Osmanlı demek bir millet değildir.” Böyle insanlar var, “Osmanlı Milleti, Türk Milleti” diyor. Aklınca çok ileri yorum yapıyor. Böyle bir saçmalık olmaz. “Osmanlı diye bir millet yok. Osmanlıca diye bir dil de yok" dedi.

Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 2. Kitap Fuarının onur konuğu olan ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Kadir Has Kültür ve Sanat Merkezi’nde sevenleriyle buluşmuş. Türkiye’nin yakın tarihi hakkında konuşan Prof. Dr. Ortaylı, son zamanlarda “Osmanlı Milleti” şeklinde yorumların olduğunu kaydederek, "Türkiye Cumhuriyetini kuranlar tamamen Osmanlı Devleti’ndendir, aydan inmemişlerdir.

Osmanlı demek bir millet değildir. "Türkler kelimesi ırkçı bir tabir değildir"

Türkiye’de Türk vatandaşlığı ve 1924 Anayasasındaki “Türkler” kelimesinin ırkçı bir tabir olmadığını ifade eden Ortaylı, konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Osmanlı Devleti bir devlettir, hanedanın adını taşır. Bütün İslam devletlerinde ve bütün eski imparatorluklarda olacağı şekilde. Bunlar ya kurulduğu şehrin adını taşırlar Roma İmparatorluğu gibi, yahut hanedanın adını taşırlar Sasaniler, Abbasiler, Emeviler, Selçuklu veyahut Osmanlı gibi. Bunun düpedüz millet adına dönüşmesi biraz zorlamadır.

Muhtelif unsurlardan oluştuğumuz için devletin adı böyle çıkmıştır. Yani bir vatandaşlık gibi çıkmıştır. Zaten o imparatorluk parçalandı, geriye Türkler kaldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Türkiye olarak kuruldu ve ondan sonra da yerleşti daha Osmanlı İmparatorluğu ortadan kalkmadan. Çünkü çifte idare vardı biliyorsunuz, 1922 Kasım’ına kadar.

Ondan sonra da bugünkü Türkiye Devleti adı oldu. Adı ırkçı yaklaşımla söylenmemiştir, bu çok açıktır. Fransa nasıl sadece Frank’ların ülkesi değilse ama herkesi içeriyorsa. Hiçbir kimse kalkıp da ‘Vay faşist Fransa’ demiyor.

SOKRATES...

Bir gün Atina pazar yerinde bir Atina’lı, Sokrates’e, “ Sokrates sen kaba, çirkin, kötü, yalın ayak, başı kabak alçağın birisin.” der. Bu hakaretlere aldırmayan Sokrates, Atina’lı adama gülerek, “Bayım, siz beni tanıyorsunuz!” der.

“Atina, uyuşuk bir at… Bende onu uyandırmaya, canlandırmaya çalışan bir at sineğiyim.” diyen Sokrates, “Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez...

“En akıllı kişi neyi bilmediğini bilendir. Kimseye bir şey öğretemem, sadece onların düşünmesini sağlarım.” der.

Sokrates gençlere de şöyle sesleniyor. “Gençler mutlaka evlenin. Karınız iyi çıkarsa mesut, kötü çıkarsa filozof olursunuz. “

SOKRATES BAADDİN

1-Etnik kargaşa: Taksim’de Suriye’li bir dilencinin parasını çalan İran’lıyı döven, Irak’lıları kovalayan Afgan’ları Pakistan’lılar ayırmış.

2-Kadınların zekâsını hafife almayın beyler, Tanrı bile İsa’yı kendi oğlu sanıyor!

3-Hastaneye git mülteci, PTT’ye git mülteci, plaja git mülteci… Git bakalım camiye bir tane mülteci var mı? Neymiş, din kardeşiymiş!

4-Cimriler çok iyi insanlardır. Ölmelerini bekleyen insanlar için para biriktirirler.

5-Dünya üzerinde 8 bin dil varmış. En çok konuşulan diller, 1- Çin’ce, 2- İngilizce, 3- Hintçe, 4- İspanyolca, 5- Arapça, 6- Rusça 7- Portekizce, 8- Türkçe…

Yani dünyada 8 bin dil arasında ilk 8 içinde yer alan bir dilin var kardeşim, Türkçe konuş, Türkçe yaz, balalarına Türk adı koy.

6-Pandemi insanların fiziki ve estetik görünümlerini berbat etti. Her gün spor yapan ben bile maalesef göbekli bir Adem oldum. Pandemi nedeniyle evlere tıkılan insanlar hareket gezmeyi, tozmayı unuttu. Tam anlamıyla paslandılar. Nereye kadar devam edecek bu melanet Korona belası hiç anlamıyorum. Her hafta bir varyant çıkıyor.

7-Bazı insanlar aşılarla insanlara çip takacaklar diye aşı olmuyormuş! Yıllardır dördünden yüz dördüne kadar bütün dünya insanlarına telefonlarla zaten çip takmışlar. Sabahtan gece yarılarına kadar herkesin elinde pabuç kadar son model cep telefonları. Konuşuyorlar, mesaj yazıyorlar, oyun oynuyorlar, film seyrediyorlar. İllüminati denilen “Dünyanın Derin Devleti” egemen oldukları bütün ticari sektörlerin reklama dayalı kollarıyla ve boyalı basınla yönlendirilmiş saçma sapan haberlerle herkesi uyuşturuyorlar.

En iyisi, sözleri Hüseyin Rıfat Işıl’a, bestesi Şerif İçli’ye ait çok sevdiğim bir Saba şarkıyla kendimize gelmeye çalışalım.

Düş ben gibi bir aşka sadakat ne imiş gör, (Sadakat= Bağlılık)

Vuslat demi beklerken o firkat ne imiş gör, (Vuslat= Kavuşma, Firkat= Ayrılık)

Yok, yok güzelim düşme sakın böyle belaya,

Gel kalbime gir orda felâket ne imiş gör…

11 Ağustos 2021