Akil insanlar,
barış süreci ve çözüm sürecinden çokça söz edildiği bugünlerde, kanaatimce
ortalık toz duman. Ben doğrusu kimin ne dediğini ne yapmak istediğini anlamakta
zorlanıyorum.
Örneğin, bu akil
insanlar Güneydoğu’ya gittiler. Ne anlatacaklar? Kendilerini görevlendiren
hükümetin bu konuda hazırladığı taslağı onlara mı anlatacaklar. Diyelim ki, bir
Kürt vatandaşımız sordu. Anayasada bizim adımız da olacak mı, nasıl bir
federasyon veya konfederasyon olacak? Anadilde eğitim maddesinde Kürtçe de yer
alacak mı? dedi. Bu görevliler somut adımlar konusunda ne diyecekler? Eğer
onları biz bilmeyiz, onları hükümete sorun diyeceklerse ki, böyle diyecekler. O
zaman akil insanlar her halde bol bol barış ve kardeşlik nutukları atacak. Ya
da diyecekler ki, bu hükümet ilk defa sizin için bir şeyler yapacak. Ne yapın
yapın bu iktidarı desteklemeye devam edin.
Daha önce de
yazdım. Otuz küsur yıldır akan bunca kandan sonra barışa, kardeşliğe ne denir.
Olmasın demek akıl tutulmasıdır. İktidar, efendim muhalefet bize gereken
desteği vermiyor diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu CNN Türk’de “Ne olduğunu, nereye
gideceğini bilmediğimiz bir sürece nasıl destek verelim? Dedi haklı olarak. Ben
bu ülkenin bir aydını olarak, ülkem bölünmeden, parçalanmadan birlikte daha
huzurlu yaşayabileceğimiz bir düzen kurulursa buna niye itiraz edeyim.
Diyelim ki,
Kürtlere anadillerinde eğitim hakkı verildi. Peşinden Çerkezi, Lazı…aynı
hakları isterse ne yapılacak? Bunlar ayan açık söylense bizler de biliriz.
Ortalıkta dolanan spekülatif haberlere itibar etmeyiz. Kamuoyu olarak bunları
bilmek bizim hakkımız değil mi?
Bir grup aydının
Türklük Bildirisine imza atmaları bazı çevrelerin tepkisini alırken, bazı
kesimler tarafından takdirle karşılandı. Ben bunlardan İlber Ortaylı hocayı ve
Hasan Celal Güzel Bey’i dinledim. Ne var bunda? Ülkenin yetiştirdiği müstesna
iki aydın görüş belirtiyor. Hemen barış sürecini baltalamakla itham ediliyor.
Doğrusu ben fikir beyan etmekte zorlanıyorum.
Ben diyorum ki, bu
sorun çözülsün. Yıkmadan dağıtmadan bir yol bulun çözün. Bir oğlum Güneydoğu’da
askerken gece-gündüz kabus yaşadım. Birkaç yıl sonra asker olacak oğlumu,
nereye giderse gitsin, içim rahat ve gönül huzuru içinde göndereyim.